Yorum 0

Tohumlarımızın Nesli Tehlike Altında!


Binlerce yıllık tarım geleneğini barındıran Anadolu topraklarında yetişen yerli tohumlar yaşamın sürekliliğini temsil ediyor.

Atadan kalma tohumlarımız;

* Lezzetli ve sağlıklı gıdaların temini için birer genetik hazinedir
* Binlerce yıldır değişen koşullara uyum sağlayarak günümüze ulaşmayı başarmış numunelerdir
* Tarımsal biyoçeşitliliğin önemli bir parçası ve yaşamın sürdürülebilirliğinin olmazsa olmazıdır
* Dışarıya bağımlı kalmaksızın ülkemizin gıda güvenliğinin teminatıdır


Ancak bugün Anadolu’ya özgü yerel tohum çeşitliliğimiz yok oluyor. Tek seferlik, ticari tohumların egemenliği nedeniyle gıdamızın ve geleceğimizin güvencesi yerli tohumların nesli tehlike altında! Yeryüzünde zengin çeşitlilikteki yaşamı sürdürebilmek, atalık tohumlarımızı gelecek kuşaklara aktarmamıza bağlı.



TOHUM TAKAS AĞI, yüzyılların bilgisini taşıyan yerli tohumlarımızın korunup yaygınlaşmasını amaçlıyor.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin, Adım Adım Oluşumu desteğiyle yürüttüğü TOHUM TAKAS AĞI KAMPANYASI’na destek olarak,

* Anadolu’nun dört bir yanındaki ekolojik çiftliklerde yerli tohumların çoğaltılarak paylaşılmasını sağlayacak;
* Bu toprakların yüzlerce yıllık bereketinin, lezzetinin, besin zenginliğinin ve kültürünün gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için sağlam patikalar oluşturacaksınız.



Verdiğiniz desteğin her kuruşu binlerce yeni tohuma dönüşecek...



Kredi kartı ile bağış yapmak istiyorsanız: https://www.bugday.org/portal/BagisAdimAdim.php

EFT/havale yoluyla bağış yapmak istiyorsanız:
Alıcı Adı: Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği
Garanti Bankası Karaköy Şubesi - Şube No: 400
Hesap No: 6295240
IBAN No: TR67 0006 2000 4000 0006 2952 40

www.bugday.org - www.yasasintohumlar.org
facebook.com/BugdayDernegi
twitter.com/BugdayDernegi
Twitter paylaşımlarınız için hashtag: #YasasinTohumlar

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.
Devamını oku...
Yorum 2

Blogum Dergisi'ne Konuk Olduk!


Online okunabilen ilk ve tek blog dergisi olan ve her renge hitap eden Blogum Dergisi'nin Kasım 2012  sayısında biz de varız. Biz derken Yonca ve benden bahsediyorum tabii ki :)
Rahat okunabilen, içerik olarak zengin ve geniş çerçeveli olan bu dergiyi ve yazılarımızı okumak isterseniz aşağıdaki linklere bir tıklamanızı tavsiye ederiz.


Devamını oku...
Yorum 0

Working Mother-Tr'de Blog Yazıyorum




Çalışan annenin yaşam rehberi olan Working Mother Amerika 
ve Avrupa'dan sonra Türkiye'de de yayına başladı.
   Bundan böyle yazacağım yazılar ile Working Mother TR                                                                      
   okurlarıyla da buluşacağım.
   Aşağıdaki linkten Working Mother TR'de yayınlanmış 
   yazımı okuyabilirsiniz.

 Külkedisi`nden Sinderella`ya









Devamını oku...
Yorum 2

Bumerang Ödülleri 2012 Başlıyor!






20 bine ulaşan üye sayısıyla Türkiye’nin en kapsamlı, özgün ve kaliteli içeriklerini buluşturan Bumerang üyelerini ödüllendiriyor.
Yarışmacılar En Tarz Blog, En Çalışkan Blog, En Sosyal Blog, En Bilge Forum, En iyi Yerel Site ve En Uyumlu Site kategorilerinde yarışacak.
29 Kasım Perşembe günü yapılacak ödül töreninde en çok oy toplayan 10 site jürinin belirleyeceği 3′er finalist ile ödüllerini kazanacaklar.
Yarışmada ödül olarak kategori finalistleri birer Yeni iPad, sponsor süpriz ödülleri ve geniş kapsamlı basın duyuruları bekliyor.
Yonca'nın blogu "En Tarz Blog" kategorisinde Bumerang Ödüllerine başvurdu.
Tüm ziyaretçilerimizden desteklerini bekliyoruz.
Oy Vermek İçin Yapmanız Gerekenler:

1) Aşağıda ki OY VER butonuna basın…
Bumerang Ödülleri Oy Ver!

2) Açılan sayfada Cep telefonunuz yazan alana cep telefon numaranızı yazıp telefonunuza gelen doğrulama kodunu Doğrulama Kodu alanına girin
3) Son olarak OY VER butonuna basın.

Not: Doğrulama kodu talebi tamamen ÜCRETSİZDİR.
Devamını oku...
Yorum 2

İki Bayram Bir Arada

Geç bir bayram yazısı oldu ama henüz bayram bitmeden yazmak istedim. Herkesin Kurban Bayramı'nı kutluyorum. Bir yandan da Cumhuriyetimizin 89. yaşını kutluyoruz. İki bayram bir arada bizim için hem çifte coşku, bir yandan da ekstra tatil demek. 
Yonca henüz el öpme durumlarından anlamıyor ama o da biraz büyüsün bayramlarda el öpme seremonisi öğrenecek.

Mutlu bayramlar geçirmemiz dileğiyle...
Devamını oku...
Yorum 0

Bu Dünürler Size De Tanıdık Gelecek!



Evli olan herkes, kendi annesiyle eşinin annesinin arasındaki çekişmeyi çok iyi bilir! Alttan alttan laf sokmalar, birbirleriyle rekabet etmeler, gözlerini devirerek imalı bakışlar... Vanish yeni kampanyası için çektiği videoda, dünürlerin bu tip komik atışmalarını çok iyi anlatmış! Yukarıdaki videoda birbirini çekemeyen bu iki dünürü siz de izleyebilirsiniz.

En çok sevdiğim şeylerden biri de, dünürlerin söylediklerinin yanı sıra aklından geçenleri de duyabilmemiz... Birbirleri hakkındaki gerçek düşünceleri, videoya büyük ölçüde mizah katmış. Oyuncuların mimikleri de bir o kadar iyi! Parodi tadındaki bu video çok konuşulacağa benziyor.

Üstelik Vanish’in Facebook hayran sayfasında, bu video ile bağlantılı bir aplikasyon da yer alıyor. http://bit.ly/omurbiterdunurgitmez adresine giderek ileride nasıl bir dünür olacağınızı öğrenebilir, pespembe bir çamaşır makinesi kazanma şansı yakalayabilirsiniz!

Bir bumads advertorial içeriğidir.
Devamını oku...
posted under , | 0 Comments
Yorum 2

Alexa


30 Mayıs - 23 Ekim tarihleri arasındaki Alexa sıralamamız
147 Günde  25.535.509 geriledi.
Blogumuzu takip eden herkese teşekkürler.






Devamını oku...
posted under | 2 Comments
Yorum 8

Yonca'nın Aramıza Katılışının Birinci Yıldönümü

 
Yonca'nın aramıza katılışından bu yana tam bir yıl geçti. Geçtiğimiz sene benim için zaman zaman hızlı, zaman zaman da çok yavaş bir dönemdi.
Tam bir sene önceydi. Hastaneye gittiğimizde normal doğum olacağına dair hayallerim vardı. Fakat 1 günlük bekleyiş ve kızımın keyfinin yerinde olması sonucunda 18 Ekim 2011 tarihinde sabah 8.30'a odama gelen doktorum artık beklemenin bir faydasının olmayacağını, Yonca'nın normal doğması ihtimalinin çok çok düşük olduğunu belirtti. 41 haftalık hamilelik süresini dolduran bendenizin bebeğimi daha çok taşımam onun için risk taşıyordu artık. Kararı bana bırakan doktoruma cevabım, "Tamam. Sezaryene alın beni." oldu. Bundan sonraki süreç gayet hızlı bir şekilde gerçekleşti. Ameliyathane arandı, müsaitlik durumu belirlendi. Ameliyathaneye giderken hemşireler ve hasta bakıcılar beni doğuma hazır hale getirdiler. Epidural sezaryen doğum yapmanın avantajı olarak kızımın yaşama merhaba çığlıklarına şahit olabildim. Bu da bir anne için çok özel ve unutulmaz bir an olsa gerek. Gözlerim hala dolu dolu oluyor o dakikaları düşündükçe. Ciyak ciyak bağıran kızımı koynuma koyduklarında bir meleğin vücuduma dokunduğunu hissettim.
Doğum sonrası hafif de olsa postpartum atlatan bendeniz kızımın ilk 40 gününü resmen geriye doğru saydım. Kırk gün geçtikten sonra her şeyin mükemmel olmasını hayal ettim. Aslında öyle olmadı ve olmayacağını da bilmeliydim. Sadece dünyaya ve bize alışmaya çalışan minik meleğim ile anneliğe ve evimizdeki yeni üyeye alışmaya çalışan benim zamana ihtiyacımız vardı. Bu süre benim fizyolojik olarak da toparlanma süremle denkti.
 
 
İlk bir ayı geride bıraktıktan sonra az kaldığı için çok rahattım. Artık kızımla birbirimize ve yeni düzenimize alışmış, eskisi gibi acemice davranmıyorduk. Bebeğimin neredeyse yapışık gezmesine, kucakta uyuyakalmasına, geceleri defalarca uyanmasına alışmış gibiydim.
İkinci aya kalmadan biraz daha toparlanmıştık. Artık dışarı çıkabiliyor, küçük de olsa alışveriş turları yapabiliyorduk. Daha çok annemlere yaptığım ev gezmelerinde daha rahat oluyorduk haliyle.
Doğum iznimin kışa gelmesiyle ve annemin iyileşme sürecinin devam etmesiyle birlikte daha çok ev hapsine takılan bizler, kar yağmadığı ve havanın çok çok soğuk olmadığı günlerde kendimizi sokağa atıyorduk.
3.ayımız da bir şekilde geçti bitti bu arada. Doğum iznimin bitmesine 1,5 ay kalmıştı ve ben kendimi sudan çıkmış bir balık gibi hissediyordum.
4. ayın su gibi geçtiğini ve kısa sürede işe başladığımı hatırlıyorum. İlk gün çok zorlu geçse de kendimi psikolojik olarak bu sürece hazırlamıştım. Yonca ise ilk ondan ayrıldığım gün bana küserek tavrını belli etmişti.
İşe başladıktan sonra günler, aylar birbirini kovaladı sanki. Zaman koşarak ileriye gidiyor, biz de arkasından ona yetişiyor gibiydik.
Annelerin çocukları büyüse bile hep bebek kaldıkları, doğumda ellerine aldıkları gibi küçük olarak hayal ettikleri yadsınamaz. Ben de hala öyle hissediyorum. Her ne kadar bebeğim oniki aylık bir yaşam serüveni geçirse de, benim için hala hastanede kollarıma aldığım ilk gün kadar küçük bir melek.
Belki bunu zaten bakışlarımdan, sarılışımdan, onu koklayıp öpmemden hissediyor olsa da ben bir kez daha belirtmek istiyorum: "Canım kızım iyi ki doğdun, iyi ki varsın ve seni koşulsuzca seviyorum."


Devamını oku...
Yorum 0

Prima Uyku Günlükleri

Bebeğiniz ilginç pozisyonlarda uyuyorsa Prima’nın size iyi bir haberi var!

Prima Uyku Günlükleri uygulamasıyla bebeğinizin sıra dışı bir pozisyonda uyurken çekilmiş fotoğrafını süsleyip daha eğlenceli bir hale getirerek ödüller kazanabilirsiniz! Prima Aktif Bebek, bebeğinizi sızıntıya karşı güvenle korur ve ne şekilde olursa olsun, rahat uyumasına yardımcı olur.




Prima Uyku Günlükleri, Facebook Prima Dünyası’nda sizleri bekliyor!














Prima Uyku Günlükleri

www.facebook.com/PrimaDunyasi

Bir bumads advertorial içeriğidir.
Devamını oku...
posted under , | 0 Comments
Yorum 1

Annelerin 1 Numaralı Tercihi Dalin 29 Yıldır Yanınızda!

Annelerin 1 numaralı tercihi ve çocukların en sevdiği şampuan olan Dalin, özel geliştirilmiş göz yakmayan formülü ile bebeklerin hassas ciltlerini kurutmadan saç ve saç derisini temizlerken, sevilen kokusuyla banyo saatlerini keyifli anlara dönüştürüyor.

  Dalin

Dalin şampuan hipoalerjeniktir ve dermatolojik olarak test edilmiştir. Alkol, paraben ve SLS içermez.

Dalin ile mutlu banyoların sırrını keşfedin…

www.dalin.com.tr
www.facebook.com/dalinbebekbakim

Bir bumads advertorial içeriğidir.
Devamını oku...
posted under , | 1 Comments
Yorum 5

Anne Bebek Dergisinin Ekim Sayısına Konuk Olduk!


Sevgili Aslıhan Gündüz blogunda duyurmuştu; blog tanıtımı yapmak istiyorsak ve blogumuz Anne Bebek Dergisi'nde çıksın diyorsak belli adımları takip edecektik. 
Ben de tam öyle yaptım ve bu sayede Ekim 2012 sayısında "Okur Ziyareti" köşesinde Yonca'nın Blogu ve anneliğe dair ropörtajımızla konuk olduk.
Bu bizim basında ilk tanıtımımız ama son olmayacak, çünkü paylaşımlara, okumaya, araştırmaya devam ediyoruz.
Derginin Ekim sayısını almanızı ve Yonca'nın blogunu takip etmenizi önemle tavsiye ederiz.

Devamını oku...
Yorum 8

O Bir Emekleme Şampiyonu

Yonca'nın 6.ay kontrolünde doktorumuz Dr. Hayriye Aygar bize yavaş yavaş emeklemek için hazırlıklar yapmamızı, evimizi güvenli hale getirmemizi tembihlemişti.
Yere serilen örtüler, üzerine konan cazibeli oyuncaklar ve hatta kumandalar işe yaramamış, Yonca bir türlü kollarının üzerinde durmaktan hoşlanmamıştı.
Bekleyerek bu işin olmayacağını fark edip bu aşamayı zamana bırakmayı tercih ettik. Bir yandan da her ay rutün kontrollerimizde doktorumuz bize aynı soruyu sormaya devam etti: "Emekliyor mu?"
Arkadaşlarımızın ve çevremizdekilerin çocukları erkenden emeklerken benim kızım neden tembellik yapıyor diye sormaktan alıkoyamadım kendimi. Halbuki her bebek ve doğal olarak da her bebeğin gelişimi farklıydı. Bazı bebekler erkenden emekleyip yürürken diğerleri neredeyse iki yaşına kadar yürüme belirtileri göstermiyordu. Neden sağlık değil zamandı.
Bu olgunluğa eriştikten sonra içim daha rahattı. Artık Yonca emekleme belirtileri gösterene kadar bekleyecektik. 
Gel gelelim küçük hanım tam 10.ayına bir hafta kala birdenbire emekleme şampiyonu adayı oluverdi. Biraz şaşkınlık, biraz sevinç derken artık onların yerini takip etme içgüdüsü ve biraz da endişe aldı. Meğer bu çocuk emeklemiyorken ne kadar rahatmışız...
Artık küçük hanıma bir şey gösterince emekleyerek oraya gelmeye çalışıyor ve hatta 2012 Londra Bebek Olimpiyatları Emekleme Şampiyonu bile olabilir. Hareket özgürlüğü ona aynı zamanda özgüven gelişimi de sağladı. Artık keşfetmek ve yeni tatlar için beklemesine gerek yok.

Devamını oku...
Yorum 0

Islak Pamuklu Mendil Tercihim


Kızımın doğumu öncesi çok kararlıydım. Alt temizliği için hiçbir kimyasal madde içeren ıslak mendil kullanmayacaktım.
Bunu ne kadar gerçekleştirebileceğimi ben de hayal edemezken, bebek odasında bakımı yapılan ve hastane odasında yatağımın yanına gelen küçük hanımın sepetinde bir ürün vardı: Uni Baby Yenidoğan Islak Pamuk Mendil.
O minik bedenlerin bizden daha hassas olduğunu, bebeklerin cildindeki verniks tabakasına zarar gelmemesi gerektiğini bildiğimden hemen mendilin içeriğini okumaya başladım. 
İçindekiler kısmında hiçbir kimyasal maddeye rastlamayınca içimden derin bir oh çektiğimi itiraf etmeliyim. Bundan sonra hem temizlikte zahmetsiz, hem de bebeğime zarar vermeyen bir ürün bulmuş oldum.
Yardımcı olması bakımından paylaşmak isterim, mendili koklarsanız içinde alkol, parfüm vb. kimyasal madde olup olmadığını rahatlıkla anlayabilirsiniz.
Denemek veya yeniden satın almak isterseniz:

Devamını oku...
Yorum 0

Uzman Doktorlar Hemen Cevaplıyor!

Her şeyin başı sağlık. Demesi kolay yapması zor. Doktora gidemezsiniz. Ama gitmeniz gerekir. Doktor görmek istemezsiniz. Doktorun sizi görmesi gerekir. İyi ama hangi doktor, hangi uzman, en önemlisi nerede ve ne zaman?


 

Cevap: Şimdi. Hemen. Bundan sonra hastanede sıra beklemeye, doktor doktor gezmeye, dünyanın masrafını yapıp elde var hiç demeye, üstüne daha da hasta olmaya son. Türkiye’nin en bilgili, en deneyimli uzmanlarından oluşan güncel ve hızlı danışmanlık platformu cevapsepeti.com Mayıs 2012’de yayın hayatına başladı. Her alanda içerik sağlamayı, ihtiyaç sahibine doğru bilgi sunmayı hedefleyen cevapsepeti.com açılışı sağlık kategorisiyle yaptı.
 

Cevapsepeti.com’un sistemi son derece basit çalışıyor. Bilgisayarınızdan veya cep telefonunuzdan Cevapsepeti.com’a giriyorsunuz. Aklınızdaki sağlık sorunuzu pencereye yazıyorsunuz. Editör soruyu (üroloji, nöroloji, psikoloji, tüp bebek gibi) alanına göre ayırıyor, derhal uzman doktora taşıyor. Mesleğinde derinlemesine bilgi sahibi, dikkatli ve deneyimli uzman doktor soruyu cevaplıyor.

Dilerseniz soruya ekleyebilirsiniz, anlaşılmayan kısımları tekrar sorarsınız, hepsi mümkün. Her şey daha iyi, daha açık, daha doğru bilgi için. Cevapsepeti.com içimizi ferah tutacak o bilgiyi bize getireceğine söz veriyor.

Bir bumads advertorial içeriğidir.
Devamını oku...
Yorum 0

Blogunuzu PDF Haline Getirmek İster misiniz?


Yonca'nn blogunun PDF hali için aşağıdaki Slideshow'a bakabilirsiniz.

11.09.2012 Yonca büyüyor...
Merak edenler için blogunuzdaki resim ve yazılarınızı PDF formatına dönüştürmek için yapmanız gereken buraya tıklamanız yeterlidir. 
Blogger için yapmamız gerekenler:
         Ayarlar / Diğer / Blog Araçları / Blogu dışa aktar'a basıp
         XML dosyasını bilgisayarınıza indiriniz


XML Dosyası Nasıl PDF'e Dönüşür:

BlogBooker linkini tıklayınız. Açılan sayfadan üsteki seçeneklerden sol baştaki PDF formatına tıklayın. Ardından, açılan sayfadan Blogger'ın üzerine tıklayın. Tekrar açılan sayfadan, *Blogger XML Export yazan boşluk içerisine XML dosyanızın bilgisayarınızdaki yerini gösterin. *Blog URL yazan boşluk içerisine blogunuzun adresini yazın veya yapıştırın. Açık sayfada bulunan diğer seçenekleri tercihinize göre değiştirir, ya da değiştirmezsiniz, size kalmış. 
Paper Size: seçeneğinde A4'ü seçin. Features: seçenekleri kitabınıza neyi dahil edilip edilmeyeceğini belirler. Oradan, Footnoted Links yazan yerin işaretini kaldırın. Eğer her kaydın yeni sayfada gözükmesini istiyorsak New page (for each entry) seçeneğini işaretleyin. Bu seçenekleri işaretledikten sonra, Create your BlogBook yazan yere tıklayın. Bir süre bekleyin, hazırlanan blogunuza ait PDF formatlı dosyayı bilgisayarınıza indirin. Dosyayı açmanız için, Adobe Reader'ın bilgisayarınızda kurulu olması gerekiriyor. Kaynak

PDF Dosyası Bloga Nasıl Eklenir:

Scribd.com  bir e-book kütüphanesi diyebiliriz. Sınırsız her türden e-book kaynağına ulaşmak için  harika bir servis. Youtube'nin bir farklı versiyonu. Scribd word, pdf, text gibi bir çok yazı programını destekleme özelliği sayesinde bu tür dosyaları siteye yükleyip diğer kullanıcılarla paylaşabiliyoruz. Embed kodlarıyla bu dökümanı sitenizde de pdf olarak paylaşabilirsiniz. Ayrıca yüklediğiniz dosya txt, docx, pptx olsa bile pdf olarak indirme özelliği de bulunuyor. pptx uzantılı dosyaları pdf'ye dönüştürmek için de kullanılabilir.  Kaynak
Devamını oku...
Yorum 3

DoFollow

Yonca'nın blogu  11.09.2012  tarihi itibarıyla yorum formunda DoFollow link veriyor.

Bu arada DoFollow ve  NoFollow kavramlarından bahsetmek istiyorum:

  

DoFollow: Google'ın uygun gördüğü link çıkışını veren sayfalardır. Yani tavsiye edilmiş link çıkışlarıdır. Arama motorlarına ben bu linke güveniyorum takip edebilirsin demiş oluyorsunuz.Bir bakıma arama motorlarına yardımcı olmuş oluyorsunuz.

NoFollow: Ben bu link hakkında olumlu bir şey bildirmek istemiyorum anlamına gelir.Yani bu link çıkışı kontrolüm altında değil demiş oluyorsunuz.

* Standart olarak bütün blogger kullanıcılarının yorum formunda verdiği linkler NoFollow'dur.


DoFollow'un Link olarak kullanımı:

Normalde bir html bağlantısı aşağıdaki şekildedir;
<a href=http://www.example.com>example</a>
DoFollow ile bağlantı şu şekli alıyor;
<a href=http://www.example.com rel="dofollow">example</a>
Google pr değeri dofollow ile açılan siteye aktarılır, karşı sitenin pr değeri sizin pr değerinizden düşükse, iyi yönde etkilenir.


DoFollow'un Meta Tag olarak kullanımı:

Meta taglarına eklenen kod aşağıdaki gibidir;
<META NAME=”ROBOTS” CONTENT=”INDEX, DOFOLLOW”>







Devamını oku...
Yorum 4

Montessori Ekolü!

Bugün Google arama motoruna girdiğimde ilginç bir tasarımla karşılaştım. Hemen merak edip mouse'u üzerinde gezdirince Maria Montessori'nin 142. doğumgünü olduğunu öğrendim.
Bilge kişi Maria Montessori, çoğu annenin bildiği ve kreş, yuva, ana okulu gibi eğitim yerlerinde uygulanan veya uygulanmaya çalışılan bir eğitim sisteminin öncüsü.
İtalyan fizikçi ve eğitimci olan Montessori ilk olarak eğitim biçimini İtalya'da Çocuklar Evi olan Casa dei Bambini'de uyguluyor. Montessori'nin farkı çocuklara eğitimi direkt olarak uygulamaması ve çocuklara giyinmesinden yemek yemeye birçok temel şeyi vermesi.
Montessori eğitiminde amaç çocukları sıkmadan, yaş ayırımı yapmadan ve çocukların bireysel yetenek ve farklılıklarını gözeterek eğitilmelerini sağlamak.
Desteklediğim, hatta Yonca için de istediğim bir eğitim türü. Umarım ben de bir Montessori annesi olurum...

Devamını oku...
Yorum 1

Anne Sporu

Bugüne kadar formumun sırrı defalarca soruldu. Merak edenlere açıklıyorum. Anne sporu yapıyorum. 
Anne sporu nedir diye merak ettiğinizi düşünüyorum. 
Bebeğinin veya çocuğunun peşinden koşarak aynı anda evdeki işleri tamamlama gayreti içinde olan anne, anne sporu yapıyor demektir. Tıpkı bir fitness salonunda verilen program gibi benim de anne sporu programlarım var. 
Hafta içi yoğunluğu işle birleşince akşamları sporumu yoğun olarak yapıyorum. Yonca'nın uyuması sporuma verilen ufak bir mola olarak sayılabilir. Uyku saatiyle beraber anne sporundan umutsuz ev kadını sporuna geçiş yapıyorum.
Bu sporun faydaları şöyle: Her daim fit oluyorsunuz, koşturmak, spor salonlarında ter atmak ve tonlarca para harcamadan evin içinde veya dışarıda bir güzel kalori kaybediyorsunuz. Çocuğunuz spor yapmanızdan oldukça memnun kalıyor.
Tabii yan etkileri de var bu sporun: Aşırı yorgunluk, uykusuzluk ve her daim şiş gözler...
Bu sporun bir diğer özelliği de istediğiniz zaman bırakamamanız. Anne sporu ömür boyu insanın kendini adaması gereken bir spor. Yıllar geçtikçe yapış şekli değişiyor, programda ufak tefek değişiklikler oluyor ama spordan vazgeçmek mevzu bahis değil. Tabii profesyonel bir sporcu olmak da hiçbir zaman mümkün değil...
Şimdi düşünün bakalım: Anne sporunu siz de yapmak ister misiniz?
Devamını oku...
Yorum 3

Yonca'nın Yeni Videosu





Yonca'nın yeni videosunu izlemek için aşağıdaki linke tıklamanız yeterli :)

Devamını oku...
Yorum 3

Bayram Şekeri


Şeker gibi bir bayrama şeker gibi bir kızla girmek bu olsa gerek. Artık bayramlarımız daha anlamlı, çünkü biz artık gerçekten bir aileyiz. Yonca henüz bayram kavramından pek haberdar değil. Kendisi daha çok gezme tozma, elden ele dolaşma, kucakta taşınma ve bol bol sevilme derdinde. Böyle olduğu sürece ona zaten her gün bayram.
Bayramlar artık bizim için bir kaçamak fırsatı, daha çok uyku, birazcık da olsa dinlenme fırsatı demek. Bizim de ağzımızın tadı hep böyle olsun, her günümüz bayram tadında olsun diye diliyorum...
Devamını oku...
posted under , , , | 3 Comments
Yorum 0

Sonbaharda Okula Dönüş Hazırlıkları H&M KIDS'le Başlar!

Sonbahar kapımızı çalarken okula dönüş hazırlıklarına başlamanın tam zamanı. Şimdi hem oyun, hem de eğlence için çok sevimli çocuk kıyafetlerimiz var. Bu sezon H&M KIDS ekoseleri, tüvit kumaşları ve enteresan detaylarıyla İngiltere’den ilham aldı!



Bizler H&M olarak, çocuk kıyafetlerimizde standartlarımızı yüksek tutuyoruz. H&M KIDS ürünlerinin çocukların istedikleri gibi hareket etmelerine dayanıklı olması, hem de oyun saatinin daha sakin anları için yeterince yumuşak olması gerekiyor. Kullanışlı olduğu kadar, çocuğunuzun cildine karşı nazik, çevreye karşı da duyarlı olması lazım. Bu nedenle de popüler basic ürünlerimizin çoğu organik pamuktan üretiliyor.



H&M’den çocuk kıyafeti alırken güvende hissedebilirsiniz. Ürünlerin her biri çocuklar için güvenli olduğundan emin olmak üzere bir takım testlerden geçiriliyor. Örneğin tüm dış giysilerimiz kazaları engellemek amacıyla ayrılabilir kapüşonlara ve sımsıkı tutturulmuş düğmelere sahip.



H&M KIDS’le Okula Dönüş’ü ve sonbaharın gelişini yeni bir kampanyayla kutluyoruz! 15–26 Ağustos tarihleri arasında yapacağınız her 20 TL’lik alışverişe, 27 Ağustos – 9 Eylül 2012 tarihleri arasında tüm koleksiyonlarda kullanabileceğiniz 10 TL’lik hediye kartı H&M mağazalarında sizleri bekliyor.


Hangi etkinlik için olursa olsun, yeni favorilerinizi seçmek çok kolay. H&M hem çocuklara, hem de yetişkinlere neşeli bir sonbahar diliyor!



H&M’in kampanya ve yeniliklerinden haberdar olmak için sitesini ve sosyal ağ hesaplarını takip edebilirsiniz:


http://www.hm.com/tr/
http://www.facebook.com/hm
https://twitter.com/hmturkiye
http://www.youtube.com/user/hennesandmauritz

Bir bumads advertorial içeriğidir.
Devamını oku...
Yorum 1

Dr. Brown'a teşekkürlerimle...


Biberon, doğum öncesi alışveriş listemde olmayan bir üründü. Taa ki Yonca'ya anne sütü yetmeyip biberonla bebeğimi beslemek zorunda kalana kadar. 10. gününde Yonca'nın kilosu hızla azalmaya devam ediyorken müdahale edip mama takviyesine başladık. İşte o gün kızım biberonla tanıştı. Çok kısa sürede biberona ayak uydurmayı da başardı Yonca.
Biberon kullanırken zor olan şey bebeğin boşu boşuna hava yutup gazının olması. Çok küçük bebekler gazlarını kendi başlarına çıkaramadıkları için de gaz olayı başlı başına bir krize dönüşebilir.
Gaz konusunda biraz şanslı olmak gerekiyor aslında. Bazı bebekler doğuştan kolik oluyor ve bu durum 5.ayına kadar devam edebiliyor. Gaz sancılı bebeği sakinleştirmek çok zor. Ayakta gezdirmeler, fön makinası, elektrik süpürgesi gibi beyaz gürültülü ev aletleri bile bazen fayda etmiyor. Bu durum karşısında çaresiz olmamak elde değil.
En azından bebekleri biberonla beslerken hava yutmalarını önlemeyi sağlayabiliyoruz. Bunu da sevgili Dr. Brown's'un biberonlarına borçluyuz. Biberonlar hava kabarcıklarının süte karışmasını engelliyor, aynı zamanda vakum sistemiyle bebeğin süt içerken gaz yutmasını azaltmayı sağlıyor. Bu şekilde vitaminlerinin korunmasına yardımcı oluyor.
Kolik sorunu geçtikten sonra da normal biberon gibi kullanmak mümkün. Biz hala yenidoğan akışını kullanmamıza rağmen sorunsuz devam ediyoruz.
Biberon almak isteyenlere kesinlikle tavsiye ederim...



Devamını oku...
Yorum 0

Siz Hiç LSV Dükkan Çikolatası Tattınız mı?

LSV Dükkan yani Lösev Dükkan’ında lösemili çocuklarımızın anneleri kendi elleriyle hazırladıkları organik kurabiyeler ve birbirinden renkli el emeği, göz nuru el işlerini sizlere sunuyor. LSV Dükkan bundan tam 12 sene önce LÖSEV Ankara’da, küçücük bir atölyede 5 anne ile başlayan bir çalışmayken bugün yüzlerce annenin ekmek parasını kazandığı meslek atölyeleri haline geldi.   
   
                              

Beslenme ile kanser arasındaki yakın ilişkiye dikkat çekmek için kurulan bu minicik atölye, seneler içerisinde azim, sevgi ve inançla büyüdü. Giderek büyüyen ve insanın içini ısıtan bu başarı öyküsü, LSV Dükkan markasını yaratmaya kadar uzandı. Lösemili çocuklarımızın annelerinin umutlarını, hayallerini işlediği, sevgiyle yoğurduğu her bir LSV Dükkan ürünü sevgili çocuklarımızı hayata bağlayacak.



Tüm renkleri ve lezzetleri ile Türkiye’nin her yerinden LSV Dükkan’a www.lsvdukkan.com üzerinden ulaşabilir ve sipariş verebilirsiniz.



Lösev’i Twitter’da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile  paylaşımlarınızla destekleyebilirsiniz.

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.
Devamını oku...
posted under | 0 Comments
Yorum 2

Sezar'dan yola çıkmak...

Jül Sezar, bildiğimiz adıyla Sezar, birçok şeye esin kaynağı olmuş Romalı liderdir. Sezar'la ilgili bildiklerimiz tarihin ötesinde salatasının zengin olduğu, şifreleme yöntemi, Temmuz ayına verdiği adı olarak sayılabilir.
Bunlar benim aklıma gelenler... Elbette ki farklı birçok şeye daha esin kaynağı olmuş veya başka yönleriyle de tanınmış olabilir Sezar.
Sezar'ın bu ünlü sözünü neredeyse bilmeyen yoktur: "Geldim, gördüm, yendim (Latince orjinali: Veni, Vidi, Vici)". Brütüs'ün Sezar'ı sırtından hançerleyen grubun başını çekmesiyle Sezar'ın "Sen de mi Brütüs?" dediğini neredeyse hepimiz biliriz.
Peki Sezaryen doğum yönteminin Sezar'dan geldiğini biliyor muydunuz?
Her ne kadar bununla ilgili internette doğru bilgi bulunamazsa da Sezar'ın annesinin de doğum sırasında ilkel bir yöntemle karnının kesildiği ve Sezar'ın bu şekilde doğduğu rivayet edilir. Kaynaklar Roma İmparatorluğu'nda bu tip bir yöntemin varlığından bahsetseler bile o dönemde bu yöntemle annenin canlı kalması pek mümkün olmadığı için doğru olmadığı savunuluyor.
Sezaryen yöntemi annenin doğumunda problem çıktığı durumlarda, prematüre doğumlarda, plesenta ve annenin enfeksiyon problemlerinin olduğu durumlarda ve bebeğin başının doğum kanalına girmediği durumlarda başvurulan bir yöntem. Son yıllarda sıkla rastlamamızın sebebi hamile bayanların normal koşullarda hamileliklerini geçirmemeleri. Kendimden örnek vermem gerekirse, hızlı tempolu, fazla mesaili çalışma saatleri, hafta sonlarının dolayısıyla yoğun ve hareketli geçmesi, uzun süre oturarak çalışma ve stres yükü ile bebekler hiç de normal olmayan bir süreç yaşadıkları için ben dahil etrafımdaki çoğu kadın normal doğum tecrübesini yaşayamadık. Gerçekten mümkün olsa acısına katlanarak denemeyi göze almıştım, fakat kısmet kelimesi burada devreye girdi ve benim için gerçekleşmedi.
Doğum işi zaten başlı başına bir stres, bir de buna öncesindeki hengame eklenince işte size çift çekirdekli stres yükü.
Doğumum öncesinde 7.ay kontrolümde doktoruma o malum soruyu sorduğumu çok net hatırlıyorum; "Doğum yöntemine ne zaman karar vereceğiz?". Doktorum biraz şaşkınlıkla, biraz olgunlukla benim sorumu yanıtlamıştı ve her şeyin o an için normal gittiğini, bu durumda zaten tek bir alternatif olduğunu, çoğu kadının vücut yapısının da normal doğuma uygun olmasından dolayı normal doğuma yöneldiğimizi söylemişti. Benim suratımdaki gülümsemeyi belki sonradan kendisi de fark etmiştir. Çoğu jinekologun sezaryene yönlendirdiği bir ortamda ben bu yanıta o kadar çok sevinmiştim ki sanki o an doğum yapmış gibi olmuştum.
Doğum öncesi iznime ayrılmadan önce herkes bana malum soruyu sormuştu; doğumu nasıl yapacağımı. Kendimi garantiye almak adına yanıtım çok netti: belli değil. Normal olacağını iddia edenler, zaten bu durumda kesin sezaryen olacağını söyleyenler olmuştu. Çok fazla kafamı bulandırmak istemesem de etkilenmiştim...
Gel zaman git zaman haftalar birbirini kovalarken benim için normal doğum olasılığı azalıyor gibiydi. Doktorum her hafta kontrol sonrası hala zaman olduğunu, daha bekleyebileceğimizi, ama ağrı, sancı hissettiğim anda mutlaka kendisini aramamı söylüyordu. Her gece yatağa yattığımda sanki sancılarla uyanıp gece yarısı hastaneye koşacakmışız gibi geliyordu. Eşim mışıl mışıl uyurken, ben karnımın büyüklüğünden, doğum heyecanından ve biraz da korkudan uyuyamıyordum. Günler geçtikçe sanki bebek hep karnımda kalacakmış, hiç doğmayacakmış gibi hissediyordum. O kadar çok merak ediyordum ki, bir an evvel doğsun, haftası dolmadan gelsin diye hayaller kuruyordum.
Dünya'ya gelen herkesin bir sebebi ve zamanı olduğuna göre kızımın da saati önceden belliydi, yalnız ben bilmiyordum tabii bunu. 41.haftanın bitiminde beklemekten bitmiş olan ben, her şeyi göze alarak hastanenin yolunu tutmuş ve bağlandığım NST cihazının bu sefer biraz inişli çıkışlı bir sayfa çıktısı sağlaması için dua ediyordum; çünkü, ne zaman bağlansam Yoncacık uyuyor oluyordu, bende de ne bir kasılma ne bir sancı...
NST ve ultrason cihazlarıyla ahbap olmak canımı sıksa da bitecek ümidiyle katlanıyordum. En son ultrason kontrolünde doktorum bebeğin başının büyük olduğunu, normal doğum konusunda biraz şüpheli olduğunu söylediği anda sanki başımdan aşağı kaynar sular inmişti. Ben hep kendimi normal doğuma hazırlamışım meğer. Sezaryen olsa bebek doğmayacak sanki... Yine de deneyebiliriz diye karar verip Pazartesi günümü indüksiyon ve NST ile kanka olarak geçirdikten sonra ertesi gün güle oynaya sezaryen doğum yolunu tuttum.
Neredeyse 1/10 ağırlığında bir sancı yaşayan ben, normal doğumun da azıcık tadına baktım diyebilirim. Eğer 1/10 buysa 10/10 ne demekti kim bilir.
Sezaryen doğumum hiç korktuğum gibi gerçekleşmedi. Epidural sezaryen ile doğuma şahit oldum ve bebeğimin ağlama sesini duydum. Bunlar kesinlikle çok özeldi. Zaten doğum sonrası artık ben ben olmadığım için düşündüğüm son şey çektiğim ağrılar veya uyuşuk olan bedenimdi.
Sezaryen doğumun iyileşme süreci normal doğumdan daha uzun gerçekleştiği kanıtlanabilir bir gerçek, anne için daha zor olan bu yöntem bebek için sağlıklı ve kolay.
Bu vesileyle hamilelere kolay doğumlar, bebeklere sağlık diliyorum. Normal doğum gerçekleştirmiş anneleri gönülden tebrik ediyor, sezaryenle doğum yapmak zorunda kalanlara da biz de zoru başardık demek istiyorum.
Devamını oku...
Yorum 4

Uyku arkadaşım olur musun?

4.ayından itibaren Yonca için uyku sistemi geliştirme kararı almıştım. Aslında biraz da geç kaldığımı sonradan fark ettim, zira işe başladıktan sonra bebek için herhangi bir rutin oluşturmak çok zormuş.
Tam uyku sistemini oturttum derken, kucakta uyuyakalmayı seven kızım anne kucağını tercih eder oldu. 4.ayına kadar gündüzleri ana kucağı, geceleri anne kucağı derken tam düzeni oluşturma durumuna gelmiştik.
Ama bu uyku rutini çok ince bir şeymiş ki, kızım iki üç gün farklı şekilde uyuduğu zaman hemen yeni durumuna adapte oldu ve eski düzeni unuttu.
Yonca uyku düzeni oluşturma sırasında, kendini sakinleştirmek için baş parmağını emmeye başladı. Bana hep sevimli gelen bu durum, bebeğimin vara yoğa parmak emerek karşılık vermesiyle sinirimi bozma raddesine geldi. 6.ay kontrolümüzde doktorumuz Dr. Hayriye Aygar artık yavaş yavaş parmak emmek yerine Yonca'nın bir uyku arkadaşına sahip olarak ona dikkatini vermesi gerektiğini hatırlattı bana.
Gel zaman git zaman uygun bir uyku arkadaşı bulamadık. Tüylü bir oyuncak aradık, evdekilerden uydurmak istedik. Fakat bir türlü Yonca'nın yatağında ona geceleri eşlik edecek, hem sevimli, hem yaşına uygun bir arkadaş bulamadık.
8.ayına doğru artık ben umudumu kaybetmiş durumdayken, bir gün oyuncakçı gezimizde aradığımız uyku arkadaşını bulduğunu hissettik. Babasının da kızımın arkadaşını onaylaması sonucu kasadan okutulan arkadaş evimize ziyaretçi olarak geldi.
Yüzü haricinde diğer kısımları polyester olan sevgili arkadaşı, göğsüne bastırıldığında yüzü ışıldayarak şarkı söyleyen bir ateş böceği. Tam da kızımın dönencesinde dönenlerden mavi olanı...
Yonca için onun suratını yemek büyük bir zevk veya benim için ağladığında sakinleşmesini sağlamak için bir kurtarıcı. Ama en önemlisi kızımın uyku arkadaşı. Umarım bu arkadaşlık parmak emme alışkanlığını yitirmesine yardımcı olur.
Uyku arkadaşının ismi yok, ama onu yine de hepimiz benimsedik ve çok seviyoruz...





Devamını oku...
Yorum 3

2 Ağustos 2012 Google Pagerank Güncellemesi


PageRank kelimesinin tam Türkçe karşılığı yok ancak dilimize link popülerliği diye çevirebiliriz. Arama motoru programlayanlar, söyle düşünmüşler eğer bir siteye herkes link veriyorsa bu site iyi bir site olmalı. İnsanların link verdiği site kötü bir site olamaz. İnsanlar kötü siteye link vermez.Bu sebeple çok link verilmiş siteyi üst sıraya taşıyalım diye düşünmüşler.
Google Pagerank, Google’ın internet sitelerine 0-10 arası verdiği bir değerdir. Bu değer Google’da yapılan arama sonuçlarında ilk sıralarda listelenecek sitelerin belirlenmesi için büyük bir etkendir.2 Ağustos 20012 itibariyle Google Pagerank güncelleştirmesi tamamlanmıştır.Sitenizin pagerank değerini sorgulamak için:  http://checkpagerank.net/  adresinden görebilirsiniz.

Gelelim blogumuza:
Şubat 2012’de 28.000.000 Alexa ve O Pagerank değeri ile  yayın hayatına başlayan blogumuz bugün  1.917.643 Alexa ve 3 Pagerank değerine ulaşmıştır.
Pagerank güncellemesinin herkese hayırlı olmasını diler bu bağlamda blogumuzu takip eden herkese teşekkürü borç biliriz.


Google Pagerank for: yoncademirel.blogspot.com  3/10  Alexa: 1.917.643
3
PageRank

Google Pagerank for: olikia.blogspot.com  2/10              Alexa: 20.287.866
2
PageRank

Google Pagerank for: yonjademirel.blogspot.com 
henüz bir pagerank değerine sahip değil.               
                                                                                                Alexa: 4.366.293
Devamını oku...
Yorum 4

Dönence döner, bebekler izler...


Bebeklerin beşiklerini süsler dönenceler. 2. ayından itibaren, bebekler artık bulanık görmekten normale terfi etmişlerdir. Önceleri anne ve babalarını tanıyan bu minik tatlı şeyler artık dünyadaki diğer kişileri ve nesneleri de görebildikleri için hayatları daha cazip bir hal almıştır.
Bu esnada, bebekleri hala sırt üstü yatırabiliyorken, dönenceler çok faydalı olur. Bebeğiyle yalnız ilgilenmesi gereken annelerin kendilerine ayıracak zamanları, nefes alabilmek için dakikaları olur böylece.
Playskool dönencesi de bizim hayatımızı ve kızımınkini renklendirdi. Gloworld serisinin ateş böcekleri kızımın ilk yatak arkadaşları olup hayatımıza girdiler. 3 tane sevimli ateş böceğinin dönüşünü izlemek Yonca için sanki  evrendeki önemli bir oluşumu incelemek gibi bir şeydi.
Sevgili kızım ateş böcekleri döndükçe sevinir, onları izler, gülümser ve tepki verirdi. Şimdi ise biraz daha büyüyünce onları yakalamaya çalışıyor ve yine çok eğleniyor.
Normal fiyatı gayet tuzlu olan bu ürün Bebekchik'te indirimde.
Aşağıdaki bağlantıdan kampanyayı görebilirsiniz:
Bebeklerinize ve size iyi eğlenceler dileklerimle...
Devamını oku...
Yorum 4

Dişimiz var, (d)işimiz var!

Bir bebeğin çocukluğa adım attığı ilk dönemdir diş çıkardığı dönem. Bebekler diş çıkarırken vücutlarındaki yeni oluşuma tepki olarak huysuzluk geliştirirler. Ateş eklenirse tadından yenmez bir hal alır.
Bebeklerin salyalarının akması ve buldukları her nesneyi ağızlarına götürmeleri çıkacak olan dişlerin habercisidir.
Yonca için bu normal durumlar geçerli olmadı tabii ki. Sevgili kızım ikinci ayından itibaren bol salyalı olarak dolaştı, önlük takmadan gezmedi, bulduğu her nesneyi ağzıyla kontrol edip tattı. Görenlerin tepkisi "Bu çocuk kesin diş çıkaracak yakında" idi. Fakat ne gelen vardı, ne de ucundan görünen...
Gel gelelim Yoncacık 9.ayının dolmasına günler kala huysuzluk ve uykusuzluk dizisi sonunda ilk dişini annesine gösterdi.  
Annesi gibi çok yönlü olan kızım da hem viral rahatsızlığını, hem de diş huysuzluğunu bir arada çıkarmak isteyince uykusuz geceler, saat başı uyanmalar, yüksek ateş, kucaktan bırakılınca ağlamalar vazgeçilmezimiz oldu.
Normal bebeklerin alt dişlerinin çıktığı durumda Yonca da iki tane üstten olmak üzere tavşan dişleriyle bize gülümsedi. Şimdi ise aşağıdaki iki diş daha yolda ve huysuzluklar sanki kızımın huyu oldu. Bu dönemin geçici olacağını umuyor, kendisine diş çıkarma döneminde bol huzur diliyorum :)

Devamını oku...
posted under , , , | 4 Comments
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Kayıt olmak için E-Posta adresinizi giriniz:

Son Yorumlar

Popüler Yayınlar

Fotoğrafım
Apple of her mum and dad's eye, Yonca came to the world after having 41 weeks and 1 day womb journey and made her beloved ones happy. She was very active inside, so she continues this habit by clapping her hands so many times. Anne ve babasının göz bebeği, şans meleği 41 hafta ve 1 günlük anne rahmi serüveninden sonra dünyaya gelerek sevenlerini sevindirmiştir. İçerideyken kıpır kıpır olan Yonca, dışarıda da bu kıpırtıları bol bol el çırparak göstermektedir.

İzleyiciler