Yorum 2

Çok Yönlü Web Günlüğü Ödülüm!

Sevgili Fincan Teyze beni bu ödüle layık görmüş kendilerine çok teşekkür ederek başlıyorum.



Ödül İçin Gerekli Şartlar:

1-Sizde arkadaşlarınıza vereceksiniz bu ödülü 
Bu yazıyı okuyan herkese bu ödülü gönderiyorum.
Özellikle de bir annesi bir defnesi'ne gönderiyorum.
2-Ödül aldıklarını gidip bloglarına bildirmeniz gerekiyor
Komşuluk bunu gerektirir zaten :)
3-Kendimizle ilgili 7 gerçek paylaşıyoruz
-Navigasyon cihazı gibi olduğum söylenir. Hiç bilmediğim yollarda bile yolumu kolaylıkla bulabilirim.
-Çok dakikim. Zamanı iyi kullanmasını bilirim.
-Her konuda söyleyecek bir fikrim vardır :)
-Über Sosyalimdir :))
-Medeni Cesaretim Yüksektir: En Zayıf Halka, Pasaparola, Kelime Oyunu, Miras, Eyvah Düşüyorum v.b. yarışma programlarına yarışmacı olarak katıldım.
-Parçaları birleştirme konusunda iyiyim. 
-İyi araç kullanırım :))
4-Size ödül veren kişiye teşekkür edin.
Bana ödül gönderen arkadaşlarıma başta
Fincan Teyze olmak üzere şimdiden çok teşekkür ederim.
5- Versatile blogger ödül fotosunu bloga ekliyorsunuz.
Hepsi bu kadar :))

Son olarak bu ödülü başlatan Fake Neuron'a da teşekkürler...
Devamını oku...
posted under | 2 Comments
Yorum 4

Laleler, laleler, laleler...

Ne zaman lale kelimesini tekil veya çoğul olarak kullansam hep aklıma rahmetli Kemal Sunal'ın Hababam Sınıfı'ndaki repliği gelir. "Laleler, laleler, laleler, laleler, laleler, laleler...".
Yine laleler diye söylenirken Nisan ayı içinde yapılan ve bu sene yedincisi düzenlenen Lale Festivali kapsamında her sene Emirgan Korusu'na ekilen laleleri görmek üzere plan yaptım.
Neredeyse Nisan başından beri her hafta sonu karşıma ya hava durumundan ya da başka bir şeyden engeller çıktı ve maalesef bir türlü gitmek kısmet olmadı. Geçtiğimiz hafta sonu ise son demlerini yaşayan laleleri görmek üzere yola çıktık Emirgan'a doğru. Havanın güzel olması bizi yoğun akan bir trafiğe doğru sürüklese de sonunda varmak istediğimiz yere sağ salim ulaşıyoruz. Trafiğin katkısıyla biraz akşam üstünü buluyor saatlerimiz. Bebek arabasını eşim sürüyor, biz arkadan arkadaşım Poppy ile sohbet ede ede tırmanıyoruz yokuşları. Fıskiyenin orada güzel güzel fotoğraflar çekiyoruz, kalabalık epeyce var ve karnımız da zil çalıyor hani. Kokulara yönelerek tırmanmaya devam ediyoruz. Fıskiyeye gelene kadar olan lalelerin çoğu hırpalanmış, pek fotoğraf çekilecek gibi değiller. Ama fıskiyeden köşklere doğru giden yolda canlı kalmayı başarmış lalaleri bulunca fotoğraf makinesinin objektifi çalışmalara başlıyor.

Devamını oku...
posted under , , | 4 Comments
Yorum 6

İyi ki varsın Yonca!

Doğumundan itibaren, hatta doğmadan önce de hissettiğim ve çok kez tekrarladığım bir cümle: "İyi ki varsın canım kızım, iyi ki varsın Yonca!". Artık bir kez daha anlamlandı benim için. Kızımla geçirdiğm her gün zaten başlı başına süperken, bugün bambaşka bir boyuta ulaştı.
Efendim malum, üniversite sonrası insan iş hayatına atıldı mı eskisi gibi arkadaşlarına vakit ayıramıyor. Bir de bunun üstüne evlilik eklendi mi bahaneler çoğalıyor, zamanlar bir türlü denk gelmiyor. Çocuk konusuna hiç girmiyorum, liste uzayıp gidiyor. Sonuç da birbiriyle görüşmek isteyen ama her zaman bir engelleri çıkan arkadaşlar olarak karşımıza çıkıyor.
Bugün bu zinciri kırarak üniversiteden beri görmediğim arkadaşlarım Aslı, Gülşah ve Bahar'la görüştüm. Toplantının kurucusu ve ev sahibi Aslı. İki-üç hafta öncesinden plan yapıldı ve geriye doğru sayım başladı. Zaten zaman su gibi akarken bu sürenin de geçmesi göz açıp kapama süresiyle eş oldu.
Bugün Aslı'nın Kurtköy'deki evine doğru Yonca'yla yola çıktık. Biraz şehir dışında kalmasına rağmen çok sessiz ve temiz havası olan bir yerde oturuyor Aslı ve ailesi. Biz biraz rotarlı vardık maalesef. Gittiğimizde minikler ve anneleri çoktan sohbete başlamışlardı.
Ev sahibimiz Aslı'nın kızı Ferahnaz ile Gülşah'ın kızı Defne yaşıtlar; hatta aralarında sadece birkaç gün var. Yonca ile de Zeynep Duru aynı şekilde. Hal böyle olunca her konudan ve her çeşit anne muhabbeti döndürdük.
Aslı'nın harika kısırı ve Gülşah'ın hazır görünümlü ev yapımı cheesecake'ini mideme indirirken Yonca da masaya doğru hamleler peşindeydi.
Küçükler kendi çaplarında oynayıp birbirleriyle kaynaştılar. Tabii ki yaşıtlar kendi aralarında. Annelerin keyfi yerindeydi, ne de olsa kızlar zevkle oyun oynuyorlardı.
Einstein'in izafiyet teoremine uygun olarak güzel geçen zaman su gibi aktı ve yavaş yavaş eve dağılmalar başladı. Ben hem geç geldiğim hem de acil işim olmadığından biraz daha kaldım ve Aslı'yla güzel sohbet ettik, hatta Ferahnaz'la biraz oyun bile oynadık. Yonca da birazcık Ferahnaz'ın beşiğinde kestirme şansı buldu bu arada.
Uzun süreden beri bu şekilde bir sosyalleşme yaşamamıştım, bana da ilaç gibi geldi diyebilirim.
Bugünün bir başka özelliği de ilk kez anneler günü hediyesi almış olmam. Gülşah ve Aslı'ya hediyeleri için tekrar teşekkürler.Bir sonraki buluşmayı dört gözle bekliyorum.


Devamını oku...
posted under , | 6 Comments
Yorum 2

Aslıhan GÜNDÜZ = Her şey: Blog'unuz Anne Bebek Dergisi'nde olsun mu?

Aslıhan GÜNDÜZ = Blog'unuz Anne Bebek Dergisi'nde olsun mu?: "Evet evet Anne Bebek Dergisi sayfalarında yer almak istiyorum. Bunun için ne yapmalıyım?" diyen sese hemen cevap veriyorum :) Blogunu...

Devamını oku...
posted under | 2 Comments
Yorum 1

Blogger Anneler: Röportaj: Yonca Demirel

Blogger Anneler: Röportaj: Yonca Demirel: Yonca Demirel'in blogu   BURADA Röportajı Hazırlayan  Ülkü Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Adım Melisa.Istanbul d...

Devamını oku...
posted under | 1 Comments
Yorum 4

Kızıma Yazılan İlk Kitap

       Eşimin babası hikaye yazarı Erkut Demirel, yılların birikimini sonunda kitap sayfalarına aktardı. Beş Kuruş, İstenmeyen Adam, Suskun Sahilin Oltacısı, Saat, Ada Çinakopu, Eskici ve Namus Meselesi isimli kitaplarında, hepimizin başından geçebilecek gündelik olayları farklı bir bakış açısıyla sunuyor. Balıkçılık anılarını Suskun Sahilin Oltacısı kitabında toplamış. Bu kitabın bir özelliği de aynı zamanda  kızım Yonca'ya adanan ilk kitap olması. Umarım eserlerinin sayısı çoğalır ve kim bilir belki Yonca da bir kitap yazar günün birinde...








Devamını oku...
posted under , | 4 Comments
Yorum 1

Yonca'nın ilk çocuk bayramında büyüdüm....

23 Nisan 2012 kızımın ilk Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Ulu önderimiz ne kadar kutsal bir günü hediye etmiş bizlere, şimdi ben de kızıma emanet ediyorum bayramımızı. Artık bu güzel günü yaşama sırası genlerimi taşıyan, dokuz ay onsekiz gün karnımda taşıdığım meleğimin...
Kızım ilk bayramında Maçka Parkı'nın yolunu tuttu. Erguvanların arasından harika bir panaroma ile Çocuk Festivali'ne doğru hareket ettik teyzesi ve kuzeniyle. Şairler Parkı'ndaki Çocuk Festivali'nde biraz vakit geçirdikten sonra Nişantaşı gezmemizi yaptık. Uzun zamandır ilk defa Çocuk Bayramı'nda havanın güzel olması sayesinde daha da şendik.
Eskiden 23 Nisan sadece tatil olduğu için sevinirken şimdi farklı bir sevinç kaplıyor içimi....


Devamını oku...
posted under | 1 Comments
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Kayıt olmak için E-Posta adresinizi giriniz:

Son Yorumlar

Popüler Yayınlar

Fotoğrafım
Apple of her mum and dad's eye, Yonca came to the world after having 41 weeks and 1 day womb journey and made her beloved ones happy. She was very active inside, so she continues this habit by clapping her hands so many times. Anne ve babasının göz bebeği, şans meleği 41 hafta ve 1 günlük anne rahmi serüveninden sonra dünyaya gelerek sevenlerini sevindirmiştir. İçerideyken kıpır kıpır olan Yonca, dışarıda da bu kıpırtıları bol bol el çırparak göstermektedir.

İzleyiciler