Yorum
0
Uçan Şemsiye
Oyun alanları çöplükle kaplanan çocuklar oynamak için başka yer arayışına girerler. Öncesinde oyun alanlarını yerlere çöp atan Devol'dan temizlemeye çalışan çocuklar maalesef bir türlü başarılı olamazlar. Devol bıkmadan usanmadan yerlere çöp atmaya devam eder.
Çocuklar en sonunda pes edip yeni, temiz, oynanacak alanlara sahip bir ülkeye gitmek üzere uçan şemsiyelerine binerler ve yemyeşil alanlara sahip temiz ülkelere giderler. Ama maalesef Devol orada da onları bulur. Oyunlarla, kuklalarla ve birazcık da cesaretle Devol'a yerleri kirletmemesi gerektiğini anlatmaya çalışan çocuklar yine başarılı olamazlar. Uçan şemsiyelerine binip yeni ülkeler keşfetmeye devam ederler. Devol yerleri kirletmemesi gerektiği konusunda bir türlü ikna olmamaktadır. Çocuklar en sonunda güzel bir planla seyircileri de dahil ederler.
Çevre bilincini çocuklara doğru bir şekilde anlatan ve onların da katılmasını sağlayan bir çocuk oyunu olmasından dolayı ekibi kutluyor, teşekkürlerimi sunuyorum.
posted under
aktivite,
Tüyap Çocuk Tiyatrosu,
Uçan Şemsiye,
Yonca Büyüyor,
Yonca Demirel
|
0 Comments
Yorum
6
Fark Yaratma Yolculuğu
Bumerang deneyim günleri etkinliklerinden birine katılma şansını elde eden 20 blogger'dan biri olarak, ilk farkımı yaratmış bulunmaktayım. Bundan sonrası için Ali Poyrazoğlu'na kulak vermem gerekiyordu ve ben de işte bu sebepten dolayı 25.02.2014 akşamı Borusan Oto Dolmabahçe Sahne'de yerimi aldım. Atmosfer itibariyle çok başarılı bir seçim olmuştu. İçeri girer girmez fark yaratan ve sanat dostu olan markanın etkisini hissettim. Kafesinde dinlenirken diğer bloggerlarla da tanışma şansım oldu. Sanal ortamda bildiğimiz veya bilmediğimiz bloggerlarla yüzyüze karşılaşmak çok keyif vericiydi.
Büyük usta kafeye gelip bizi kendi uslubuyla selamlayarak güldürdü ve hazırlanmak üzere sahneye geçti. Sahne dediğimiz yer butik bir tiyatro aslında. Sandalyelerimiz sahneye doğru çevrilmişti, biz de yerimizi aldık ve heyecanla beklemeye başladık.
Kulisten beliren Ali Poyrazoğlu sandalyeleri kenara çekmemiz gerektiğini ve egzersiz yaparak fark yaratma yolculuğumuza başlayacağımızı söyledi. Söyleneni yaptık ve ayağa kalkarak hazır bekledik.
İlk yapmamız gereken doğru nefes almayı öğrenmek oldu, sonrasında cenin halinde bile kalp atışlarımız ile başlayan ritme taşıdı bizi ve vücudumuzu dinlememizi, kendimizi daha iyi anlamamızı sağladı bu egzersizle.
Isındıktan sonra asıl konuya geçmeye hazırdık ve ilk çalışmamız hayal gücümüzü başkalarının gözünde yaşanabilir hale getirmekti. Bunun için seçilen 5 kişiden, bir mekanla ilgili nesneleri ardı ardına saymaları istendi. Sonrasında herkes birbirinin cümlelerinden devam ederek bir hikaye anlatmaya çalıştı. Bu egzersizlerde de eksiklerimizin olduğunu gören büyük usta, bizi hayal dünyasına taşıdı ve gözlerimizi kapattık, orada bizzat bulunup geri geldik.
Cümle aralarında bile o kadar etkileyici sözler ve yararlı öğütler verdi ki, hafızamın hepsini hatırlamasını çok isterdim. Aklımda kalan birkaç konu var, kendince bir özet yapmış zihnim demek ki.
Fark yaratmanın aslında insanın kendine olan yolculuğu olduğunu, bunun bir yol haritası olmadan gerçekleşemeyeceğini söyledi. Hepimizin doğduğunda sanatçı olarak doğduğunu, bazılarının bunu keşfedip yoluna devam ettiğini, bazılarının ise bunu körelttiğini söyledi. Bugünün farklılıkları yarının standartlarıdır derken bize farklı olmaktan korkmamayı, hatta farkı bulmuşken de kaçırmamamız gerektiğini hatırlatmış oldu.
Küçükken tam özgüvenle yarattığımız farkın, önce aileden başlayarak köreldiğini ve bu yüzden yenilik yapmamız gereken durumda yapamadığımızı belirtti. Bunu engellemek adına kendimize sınır koymamamızı öğütledi.
İnsanın fark yaratması kendine meydan okumasıyla gerçekleşir. Rakibinize, arkadaşınıza, iş arkadaşınıza attığınız fark fark değildir. Eğer insan her seferinde kendi kendine meydan okuyup daha iyisini yapabiliyorsa fark yaratan bir birey olmuştur. Bu da benim düne dair sentezim.
Ali Poyrazoğlu'nun bize çalışmayı öğütlemesi, kitaplar önermesi ve samimi tavırları, kendisine bir kez daha hayran kalmamı ve onu bir kez daha alkışlamamı sağladı.
Bu güzel etkinlikten geriye büyük bir tebessüm, yeni organizasyonlar için dört gözle ve heyecanla bekleme, Bumerang ve ekibine müteşekkirlik ve en önemlisi fark yaratma isteği kaldı!
posted under
Ali Poyrazoğlu,
Blog yazmak,
Blogger olmak,
Borusan Dolmabahçe,
Deneyim Günleri,
fark yaratmak,
yaratıcılık
|
6 Comments
Yorum
0
Anne Sütünün Antibiyotik Kullanımı Gerektiren Hastalıkları Azalttıgını Biliyor Muydunuz?
Sevgili anneler, anne sütü mucizedir, bebeğiniz ilk doğduğu andan itibaren büyüme ve gelişme için gerekli olan tüm sıvı, enerji ve besin ögelerini içerir. Eşsiz içeriği ile bağışıklık sistemi gelişimini destekler, antibiyotik kullanımı gerektiren hastalıkları azaltır.
Bebeğinizin bağışıklığını guclendirmek için onu 2 yaşına kadar anne sütü ile besleyin. Anne sütü alımı azaldığındaysa bebeğinizin bağışıklığını Aptamil ile desteklemeye devam edebilirsiniz.
Detaylı bilgi için tıklayınız.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
Devamını oku...
Bebeğinizin bağışıklığını guclendirmek için onu 2 yaşına kadar anne sütü ile besleyin. Anne sütü alımı azaldığındaysa bebeğinizin bağışıklığını Aptamil ile desteklemeye devam edebilirsiniz.
Detaylı bilgi için tıklayınız.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
Son Yorumlar
Popüler Yayınlar
-
Biliyorum yazacaklarım anne olmak isteyenleri biraz korkutacak. Unutulmaması gereken bir şey varsa, o da güzel olan şeyler hep zordur. An...
-
Canım annem, Ne kadar şaşırdığını biliyorum, ama ben bir zamane çocuğuyum. İşte bu küçücük halimle sana mektup yazıyorum. İnternetin, tek...
-
Efendim, sıra geldi Yonca'nın blogunun 1. yılı şerefine ne zamandır iple çektiğimiz çekilişe... 1. yılımız 14 Şubat ...
-
Gebelik ve Annelik Günlügü : Çekiliş Var! Haydi bakalım, ben katılıyorum. Sizleri de beklerim :) Bol şanslar! ...
-
Atasözleri ne kadar da doğru değil mi? Büyük lokma ye ama büyük söz konuşma demiş büyüklerimiz. Başına gelene kadar başka insanlar için...
- Melisa Demirel
- Apple of her mum and dad's eye, Yonca came to the world after having 41 weeks and 1 day womb journey and made her beloved ones happy. She was very active inside, so she continues this habit by clapping her hands so many times. Anne ve babasının göz bebeği, şans meleği 41 hafta ve 1 günlük anne rahmi serüveninden sonra dünyaya gelerek sevenlerini sevindirmiştir. İçerideyken kıpır kıpır olan Yonca, dışarıda da bu kıpırtıları bol bol el çırparak göstermektedir.