Yorum
1
Anneler Günü = Şenlik Günü
Hürriyet bünyesinde bulunan Bumerang ailesinin düzenlemiş olduğu anne bloggerlara ve yakınlarına özel anneler günü şenliği 10 Mayıs 2014'te İstanbul Martı Hotel Balo Salonu'nda gerçekleşti. Gün boyu çocuklar aktiviteye doyarken biz de keyifli bir şekilde konuşmacıları dinleme ve eğlenerek bilgi sahibi olma şansı yakaladık.
Tam bir şenlik havasında geçen günden yüzümde kalan kocaman bir tebessüm ve aklımda ise blog yazmanın düşündüğümden daha ciddi bir iş olduğu idi.
Başlamadan önce alandaki standları gezme fırsatım oldu. Makas ekibi, Hasanbey Çiftliği, De Cocks Party yerini almıştı. Makas'ta benim saçlarım örüldü, Yonca'nınkine de bir profesyonel dokunuş geldi. De Cocks Party'nin kurabiyeleri ve şekerlerini tattık ve Hasanbey Çiftliği'nin leziz peynir, biber, domatesleriyle doyduk.
Bumerang'ın temsilcileri Hilal Meriç ve Ahmet Erten'in açılış konuşmasını yaptığı şenlikte Hürriyet yazarı, kızımın adaşı Yonca Tokbaş bize mutluluk, aile, iş hayatı ve hayatımızın amacı hakkında bir konuşma yaptı. Öncelikle yazılarından bu kadar tatlı ve hayat dolu birisi olduğunu anlamadığımı itiraf edeyim. Kendisine de giderken söyledim bunu ve çok güldü. Yonca Tokbaş bizi şaşırtarak sahnede soyundu ve spor kıyafetleriyle anlatımına devam etti. Gülmekten çenem ağrıdı ama bitmesin diye de bir yandan dilek tutuyordum. Yonca Tokbaş hararetli bir şekilde anlatımını yaparken içeriye Yonca girdi ve bir anda tüm dikkatlerini üzerine çekti. Koşarak ve "Anne" diye bağırarak içeri giren Yonca'nın ilk uğrak yeri Yonca Tokbaş'ın isteği üzerine sahne oldu. Adaş olduklarını söylediğimde çok güldü ve dilek dilemek isteyenler sahneye gelebilir diye espri yaptı.
Özgürlük, yaptığımız işte mutlu, hayattaki amacımız derken konuşma bitti. Yonca Tokbaş sonrası sahneye Tansu Oskay geldi ve bize ebeynlikte dikkat etmemiz gereken noktalardan bahsetti. Aklımda kalan en önemli şey ise, çocuğumuzu önemsediğimizi göstermemiz, yani onu dinlerken gözünün içine bakmamız ve ona dikkatimizi vermemiz. Çocukların ayna gibi karşılarında onlara bakan ve onları ilgiyle dinleyen ebeveynler görmek istediklerini belirten Tansu Oskay, öğrenilenlerle beraber içgüdülerin de önemli olduğuna değindi.
Anneler paneli'nde ise Nil's Mum, Komirra ve Hassas Anne bloglarının yazarları ile Bumerang ekibi sahnede yerlerini aldılar. Bloggerların başarılarından ve dikkat ettikleri noktalardan yola çıkarak soru-cevap şeklinde yararlı bilgiler içeren konuşmalar gerçekleştirdiler. Keyifli ve yararlı bir panel olduğunu düşünüyorum.
Panelden sonra Doğum ve Hamilelik Terapisti Cihan Züleyha Aydın bize keşkesiz doğumdan ve yararlarından bahsetti.
Ardından hamile eğitmeni Esra Ertuğrul emzirme ve çocuk beslenmesi ile ilgili yararlı bilgileri bizimle paylaştı. Fotoğrafçı Yeşim Mutlu'nun selfie'siyle damga vurduğu ödül töreninde instagramda #bumeranganneleri başlığıyla fotoğraf paylaşan en eğlenceli 3 kişi ödül sahibi oldu.
Astrolog Şenay Yangel ise burçlardan, karşıt burçlardan bahsetti. Şenay Hanım'ın konuşmasının sonunda kızı Asya sahneye geldi ve bize bir iki şiir okudu ve bizi kendine hayran bıraktı.
Organizasyon ve etkinlikten dolayı Bumerang ekibi ve destek olan herkese teşekkürü bir borç bilirim.
İşte o eğlenceli günden diğer kareler...
Yorum
2
Hafta Sonu Ne Yapmalı?
Çalışan annenin kaçınılmaz yaşayacağı bir duygudur vicdan azabı. Hafta içi
ofiste geçen saatlerin sonunda akşam ve hafta sonunu mümkün olduğunca çocuğuyla
geçirmek, onunla ilgilenmek ve doya doya onu koklamak ister.
Devamını oku...
Bende de iş yaşamına tam gaz alışmama rağmen benzer kaygılar süregeliyor.
Haftanın büyük bir bölümünü ofiste geçirdiğimden geri kalan zamanlarda mümkün
olduğunca kızımla ilgilenmeye çalışıyor, onun ihtiyaçlarını gidermeye
odaklanıyorum. Tabii bir de benim bir insan olduğum ve kendime zaman ayırmam
gerektiğinin de bilincindeyim. Bunları uygulamaya koyabilmek için henüz yeteri
kadar zaman ayıramıyorum, ama kızımın biraz daha büyümesi gerekiyor diye
düşünüyorum.
Hal böyle olunca hafta sonları bizim için hafta içlerinden daha yoğun ve
hareketli geçiyor. Hafta sonunda en azından bir gün bile olsa ailecek dışarıda
geçirmeyi yeğliyorum. Bu hem benim, hem eşimin, hem de kızımın sağlığı için
gerekli. Bir arada olmayla paylaşım arttığı için bu birliktelik hepimizin
yararına oluyor.
Kış gelmesiyle beraber hareketlerimiz biraz da olsa kısıtlanıyor. Kat kat
giyilen giysiler, yağmur olup olmayacağına dair kaygılar, rüzgar varsa
şiddetini düşünmeler… Yazın bu kaygılar nispeten kolay. Üzerimizdeki giysilerle
hemencecik hazırlanıp dışarı çıkabiliyoruz.
Çocuklu annelerin vazgeçilmezidir, yedekleri içeren bir çanta taşımak.
Bebek küçük olunca bu çanta daha büyük olur. Bebek büyüdükçe çantanın boyutları
küçülür, yedek sayıları azalır.
Hafta sonu mutlaka bu çanta yanımızdan eksik olmaz, kıyafetler, mama, su,
bez vs. alınarak çantaya yerleştirilir. Geriye annenin birkaç parça eşyası da
eklenerek çanta hınca hınç doldurulur. Sonrasında mont, palto ne varsa havaya
uygun olarak giyilir ve bebeğin üşümesi ihtimaline karşın bir battaniye alınır.
Dışarı çıkmak ayrı bir seremonidir, tıpkı Geyşa’ların çay içme
ritüellerindeki gibi bu iş aceleye gelirse mutlaka bir şey unutulur ve Murphy
kanunu gereği unutulan şey lazım olur.
Hafta sonu en ideal gezi hava almaya yönelik olandır. Otoparktan doğruca
alış veriş merkezine geçiş, suni hava solunumu ve gerisin geri eve dönüş
istenmeyen bir gezidir. Bazen mecbur kalsak da mümkün olduğunca hava almalı
küçük geziler yapmaktayız.
Bebek arabası kullanılıyorsa toplu taşıma araçlarını kullanmak işkenceden
ibaret olacağı için mutlaka özel arabayla gidilecek yerlere gidilir ve büyük
şehirde yaşamanın sonucu olarak trafik ve otopark problemi ortaya çıkar. Otopark
problemi hallolduktan sonra bebek arabasına bebek oturtulur ve hava alma işlemi
başlar. Bebek büyüdükçe arabada kalış süresi kısalır ve gelin görün ki o
kocaman bebek arabaları boş olarak anne babalar tarafından ittirilir ve
bebekler ya kucakta taşınır ya da ellerinden tutularak yürütülür.
Uyku veya yemek saati geldiğinde huysuzluklar gelişeceği için bu saatlerde
oturacak, sıcak bir yerlerde olmak avantajlı olacaktır. Zira bebekler açlığa ve
uykusuzluğa karşı direnç gösteremediklerinden anne babaya bu saatler zehir
olabilir. Bebeğin uyumasıyla derin bir nefes alınır ve belki iki çift sözle
sohbet edilir.
Hafta sonu ideal gezmesi bebek olunca çok uzun süremez. En azından öğleden
sonra başlayıp akşam yatma saatine yakın bitmelidir. Aksi takdirde dışarıda
geçirilen saat kadar huzursuzluk gelişebilir. Bebeğin düzenini birkaç gün
bozmak bir şey yapmaz fakat uzun süre bu şekilde olursa uyku ve yemek düzeni
değişeceği için problemler baş gösterebilir. Bu da anneye yol, su, elektrik
olarak döneceğinden cesaret edilip geceler boyu sokakta kalınamaz.
Çalışan annenin temposu hafta sonu da hiç azalmadan devam eder, ee ne demişler,
işleyen demir ışıldar.
Son Yorumlar
Popüler Yayınlar
-
Biliyorum yazacaklarım anne olmak isteyenleri biraz korkutacak. Unutulmaması gereken bir şey varsa, o da güzel olan şeyler hep zordur. An...
-
Canım annem, Ne kadar şaşırdığını biliyorum, ama ben bir zamane çocuğuyum. İşte bu küçücük halimle sana mektup yazıyorum. İnternetin, tek...
-
Gebelik ve Annelik Günlügü : Çekiliş Var! Haydi bakalım, ben katılıyorum. Sizleri de beklerim :) Bol şanslar! ...
-
Efendim, sıra geldi Yonca'nın blogunun 1. yılı şerefine ne zamandır iple çektiğimiz çekilişe... 1. yılımız 14 Şubat ...
-
Atasözleri ne kadar da doğru değil mi? Büyük lokma ye ama büyük söz konuşma demiş büyüklerimiz. Başına gelene kadar başka insanlar için...
- Melisa Demirel
- Apple of her mum and dad's eye, Yonca came to the world after having 41 weeks and 1 day womb journey and made her beloved ones happy. She was very active inside, so she continues this habit by clapping her hands so many times. Anne ve babasının göz bebeği, şans meleği 41 hafta ve 1 günlük anne rahmi serüveninden sonra dünyaya gelerek sevenlerini sevindirmiştir. İçerideyken kıpır kıpır olan Yonca, dışarıda da bu kıpırtıları bol bol el çırparak göstermektedir.