Yorum
0
Adam Olacak Çocuk
Bu bloğa yazmaya ilk başladığımda aslında arkadaşlarımın blogları benim için ilham verici olmuştu, bir de bunun üstüne internette araştırma yaptığım herşeyin de eninde sonunda bir blogda yazılmış ve deneyimlenmiş olması da beni cesaretlendirmişti.
Evet, kararlıydım, blog yazacaktım, tıpkı eskiden yazılan günlükler gibi, suya yazar gibi olmasa da hissettiklerimi yazıya dökecektim. İlk aylar çok azimli bir şekilde yazdım, ilk ayların bir özelliği de herşeyin benim için yeniden keşfediliyor olmasıydı.
Zaman geçtikçe ben biraz üşenmeye başladım, çalışma hayatına geri dönüşümle de harika bir bahaneye sahip olmuştum. Yazı yazacağım ama çok yorgunum diye kendimi haklı buluyordum.
Bu şekilde geçen zamanın sonunda gördüm ki, eğer ben istersem o yorgunluk da yok olur, yeni konular da elbet bulunur.
Kızım artık bir bebek değil, ama onunla birlikte dünyayı tekrar keşfetmek, bazen onun gözünden dünyayı ve insanları görmek hala çok keyifli. Bununla birlikte, daha paylaşacak çok şeyim var.
Artık bakım konusunda deneyimliyim, ama eğitim ve iletişim konusunda daha çok yolumun olduğuna inanıyorum. Annelikte hiçbir zaman deneyim ön plana çıkamıyor, çünkü çocuğun büyümesiyle farklı olaylar ve olgular üzerinden değerlendirme yapılıyor. En önemlisi sevgimizi hiçbir zaman göstermekten kaçınmamak. Bu sayede kızsak, bağırsak, üzülsek ve üzsek dahi her zaman başına yaslanılacak bir omuz, arkasına dayanabileceği kocaman ve güvenli bir sırt, en önemlisi anne dediği anda dünyayı bir yana bırakıp onu birinci plana alabilecek birinin olduğunu bilmesi çocuğumuz için yeterlidir diye düşünüyorum.
Annelik ve babalık gerçekten zor zanaat, sanatçı olmayan kişiler için dünyaya miras bırakabileceğiniz en güzel eser, tabii sonunda gurur duymak istiyorsanız, sizin de gurur duyulacak davranışlar sergileyip örnek olmanız gerekiyor.
Umut dolu yarınlarda güçlü, ahlaklı ve bireyselden çok toplumsal da düşünebilen bireyler yetiştirebilmek dileğiyle...
Yorum
6
Fark Yaratma Yolculuğu
Bumerang deneyim günleri etkinliklerinden birine katılma şansını elde eden 20 blogger'dan biri olarak, ilk farkımı yaratmış bulunmaktayım. Bundan sonrası için Ali Poyrazoğlu'na kulak vermem gerekiyordu ve ben de işte bu sebepten dolayı 25.02.2014 akşamı Borusan Oto Dolmabahçe Sahne'de yerimi aldım. Atmosfer itibariyle çok başarılı bir seçim olmuştu. İçeri girer girmez fark yaratan ve sanat dostu olan markanın etkisini hissettim. Kafesinde dinlenirken diğer bloggerlarla da tanışma şansım oldu. Sanal ortamda bildiğimiz veya bilmediğimiz bloggerlarla yüzyüze karşılaşmak çok keyif vericiydi.
Büyük usta kafeye gelip bizi kendi uslubuyla selamlayarak güldürdü ve hazırlanmak üzere sahneye geçti. Sahne dediğimiz yer butik bir tiyatro aslında. Sandalyelerimiz sahneye doğru çevrilmişti, biz de yerimizi aldık ve heyecanla beklemeye başladık.
Kulisten beliren Ali Poyrazoğlu sandalyeleri kenara çekmemiz gerektiğini ve egzersiz yaparak fark yaratma yolculuğumuza başlayacağımızı söyledi. Söyleneni yaptık ve ayağa kalkarak hazır bekledik.
İlk yapmamız gereken doğru nefes almayı öğrenmek oldu, sonrasında cenin halinde bile kalp atışlarımız ile başlayan ritme taşıdı bizi ve vücudumuzu dinlememizi, kendimizi daha iyi anlamamızı sağladı bu egzersizle.
Isındıktan sonra asıl konuya geçmeye hazırdık ve ilk çalışmamız hayal gücümüzü başkalarının gözünde yaşanabilir hale getirmekti. Bunun için seçilen 5 kişiden, bir mekanla ilgili nesneleri ardı ardına saymaları istendi. Sonrasında herkes birbirinin cümlelerinden devam ederek bir hikaye anlatmaya çalıştı. Bu egzersizlerde de eksiklerimizin olduğunu gören büyük usta, bizi hayal dünyasına taşıdı ve gözlerimizi kapattık, orada bizzat bulunup geri geldik.
Cümle aralarında bile o kadar etkileyici sözler ve yararlı öğütler verdi ki, hafızamın hepsini hatırlamasını çok isterdim. Aklımda kalan birkaç konu var, kendince bir özet yapmış zihnim demek ki.
Fark yaratmanın aslında insanın kendine olan yolculuğu olduğunu, bunun bir yol haritası olmadan gerçekleşemeyeceğini söyledi. Hepimizin doğduğunda sanatçı olarak doğduğunu, bazılarının bunu keşfedip yoluna devam ettiğini, bazılarının ise bunu körelttiğini söyledi. Bugünün farklılıkları yarının standartlarıdır derken bize farklı olmaktan korkmamayı, hatta farkı bulmuşken de kaçırmamamız gerektiğini hatırlatmış oldu.
Küçükken tam özgüvenle yarattığımız farkın, önce aileden başlayarak köreldiğini ve bu yüzden yenilik yapmamız gereken durumda yapamadığımızı belirtti. Bunu engellemek adına kendimize sınır koymamamızı öğütledi.
İnsanın fark yaratması kendine meydan okumasıyla gerçekleşir. Rakibinize, arkadaşınıza, iş arkadaşınıza attığınız fark fark değildir. Eğer insan her seferinde kendi kendine meydan okuyup daha iyisini yapabiliyorsa fark yaratan bir birey olmuştur. Bu da benim düne dair sentezim.
Ali Poyrazoğlu'nun bize çalışmayı öğütlemesi, kitaplar önermesi ve samimi tavırları, kendisine bir kez daha hayran kalmamı ve onu bir kez daha alkışlamamı sağladı.
Bu güzel etkinlikten geriye büyük bir tebessüm, yeni organizasyonlar için dört gözle ve heyecanla bekleme, Bumerang ve ekibine müteşekkirlik ve en önemlisi fark yaratma isteği kaldı!
posted under
Ali Poyrazoğlu,
Blog yazmak,
Blogger olmak,
Borusan Dolmabahçe,
Deneyim Günleri,
fark yaratmak,
yaratıcılık
|
6 Comments
Son Yorumlar
Popüler Yayınlar
-
Biliyorum yazacaklarım anne olmak isteyenleri biraz korkutacak. Unutulmaması gereken bir şey varsa, o da güzel olan şeyler hep zordur. An...
-
Canım annem, Ne kadar şaşırdığını biliyorum, ama ben bir zamane çocuğuyum. İşte bu küçücük halimle sana mektup yazıyorum. İnternetin, tek...
-
Efendim, sıra geldi Yonca'nın blogunun 1. yılı şerefine ne zamandır iple çektiğimiz çekilişe... 1. yılımız 14 Şubat ...
-
Gebelik ve Annelik Günlügü : Çekiliş Var! Haydi bakalım, ben katılıyorum. Sizleri de beklerim :) Bol şanslar! ...
-
Atasözleri ne kadar da doğru değil mi? Büyük lokma ye ama büyük söz konuşma demiş büyüklerimiz. Başına gelene kadar başka insanlar için...
- Melisa Demirel
- Apple of her mum and dad's eye, Yonca came to the world after having 41 weeks and 1 day womb journey and made her beloved ones happy. She was very active inside, so she continues this habit by clapping her hands so many times. Anne ve babasının göz bebeği, şans meleği 41 hafta ve 1 günlük anne rahmi serüveninden sonra dünyaya gelerek sevenlerini sevindirmiştir. İçerideyken kıpır kıpır olan Yonca, dışarıda da bu kıpırtıları bol bol el çırparak göstermektedir.