Masallarla Büyüyoruz
Hiç düşündünüz mü, masallar hayatımızda olmasaydı çocuklara ne anlatırdık...
Geçtiğimiz gün masal anlatan bir oyuncağın şiddet içeren hikayelerini dinleyince tüylerim ürperdi ve bu konu aklıma geldi.
Hep bir kötünün iyiye karşı inanılmaz savaşı, hep bir intikamla yanıp tutuşan bir büyücü, cadı veya bir kraliçe var masallarda.
Ya kırmızı başlıklı kız dürüst olduğu için kurdun gazabına uğruyor, ya da uyuyan güzeldeki gibi davetsiz bir misafir kötü dileklerde bulunuyor.
Biz bunlarla büyüdük, çok da vahşi yaratıklar olmadık aslında diye düşündüğünüzü hisseder gibiyim. Fakat kazın ayağı öyle değil bana kalırsa. Zaten televizyonda, haberlerde, internette ve sosyal medyada gündemi takip ettiğimizde şiddet mağduru birçok olayla karşılaşıyoruz. Bir de bunların üstüne masallarda bunlardan bahsedersek çocuklarımızı boşu boşuna bu bilgilerle donatmış oluyoruz.
Fakat bu iş hiç de kolay değil. Ben evde anlatırken konuları farklılaştırsam da yarın öbür gün arkadaşlarıyla etkileşim halindeyken, yuvada video izlerken veya sinemada karşılaşacak diye endişeleniyorum. Tabii ki vahşet de hayatın bir parçası ve bunu da bilmeliyiz, ama çocuklarımızı sevgi dolu yetiştirmek varken durup dururken üvey anneden nefret eden, güzel olduğu için başına binbir türlü bela geleceğini düşünen, cadılardan korkan çocuklarımız olsun istemiyorum.
Masallarda biraz daha arkadaşlık, dostluk, paylaşım, biraz daha aile sevgisi gibi konular ön plana çıksa sizce de fena olmaz mıydı?
Ya kırmızı başlıklı kız dürüst olduğu için kurdun gazabına uğruyor, ya da uyuyan güzeldeki gibi davetsiz bir misafir kötü dileklerde bulunuyor.
Biz bunlarla büyüdük, çok da vahşi yaratıklar olmadık aslında diye düşündüğünüzü hisseder gibiyim. Fakat kazın ayağı öyle değil bana kalırsa. Zaten televizyonda, haberlerde, internette ve sosyal medyada gündemi takip ettiğimizde şiddet mağduru birçok olayla karşılaşıyoruz. Bir de bunların üstüne masallarda bunlardan bahsedersek çocuklarımızı boşu boşuna bu bilgilerle donatmış oluyoruz.
Masallarda biraz daha arkadaşlık, dostluk, paylaşım, biraz daha aile sevgisi gibi konular ön plana çıksa sizce de fena olmaz mıydı?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yayınlarım
-
▼
2012
(76)
-
▼
Kasım
(17)
- Çocuğum İçin Çocuğuma Özel
- 2012'nin En Güzel Gülen Bebeğini Arıyoruz...
- Bumerang Jürisi Neden Yonca'yı Seçmeli
- Masallarla Büyüyoruz
- Misafir Yazarlık
- Hafta Sonu Ne Yapmalı?
- Yonca Bumerang Ödülleri'ni Kucaklamaya Hazırlanıyor
- Bumerang Ödülleri 2012- İlk 10'lar Belli Oldu!
- Dünyanın En Güzel Hediyesi'nin Yeni Rap Yıldızı
- Dünya Çocuk Kitapları Haftası Kutlu Olsun
- Külkedisi'nden Sindirella'ya
- Susam Sokağı Çocukları
- Turkuazoo - Yonca'nın ilk Akvaryum Gezisi
- Altın Değerinde Yarışma - Fresh'n Soft'tan Bebekle...
- Tohumlarımızın Nesli Tehlike Altında!
- Blogum Dergisi'ne Konuk Olduk!
- Working Mother-Tr'de Blog Yazıyorum
-
▼
Kasım
(17)
Son Yorumlar
Popüler Yayınlar
-
Biliyorum yazacaklarım anne olmak isteyenleri biraz korkutacak. Unutulmaması gereken bir şey varsa, o da güzel olan şeyler hep zordur. An...
-
Canım annem, Ne kadar şaşırdığını biliyorum, ama ben bir zamane çocuğuyum. İşte bu küçücük halimle sana mektup yazıyorum. İnternetin, tek...
-
Efendim, sıra geldi Yonca'nın blogunun 1. yılı şerefine ne zamandır iple çektiğimiz çekilişe... 1. yılımız 14 Şubat ...
-
Gebelik ve Annelik Günlügü : Çekiliş Var! Haydi bakalım, ben katılıyorum. Sizleri de beklerim :) Bol şanslar! ...
-
Atasözleri ne kadar da doğru değil mi? Büyük lokma ye ama büyük söz konuşma demiş büyüklerimiz. Başına gelene kadar başka insanlar için...
- Melisa Demirel
- Apple of her mum and dad's eye, Yonca came to the world after having 41 weeks and 1 day womb journey and made her beloved ones happy. She was very active inside, so she continues this habit by clapping her hands so many times. Anne ve babasının göz bebeği, şans meleği 41 hafta ve 1 günlük anne rahmi serüveninden sonra dünyaya gelerek sevenlerini sevindirmiştir. İçerideyken kıpır kıpır olan Yonca, dışarıda da bu kıpırtıları bol bol el çırparak göstermektedir.
Katılıyorum sana.Sanırım yeni çıkan,yazarları genelde türk olan hikaye ve masallarda öyle kötü unsurlar yok;ama insan klasiklerden de okumak istiyor.Geçen ben de Hansel ve Greteli okudum,şaşırdım kaldım,sırf vahşet.İyiki psikopat olmamışız:))
YanıtlaSilKesinlikle şanslıyız :) Bu masallar çok değerli unsurlar da içeriyor ama diğer öğeler daha çok ağır basıyor. Eski zamanlarda bir tek masalların olduğu ve insanların vahşete bu kadar tanık olmadığı düşünüldüğünde anlayabiliyorum. Bu zaman için biraz sakıncalılar...
Sil