Yorum
5
Uykusuz Her Gece
Tracy Hogg'un uyku yöntemini deneyeli birkaç ay olmuştu. Gece kalkışlar devam etse de bebeğimin uyku düzeni az çok yerli yerindeydi, gece kendi kendine uyur hale gelmişti. Hatta bu olaydan dolayı mutluluğumu Tracy Hogg Sen Rahat Uyu adlı kayıtta da dile getirmiştim.
Fakat zaman içinde hem gündüz aynı şekilde uyuyamış olmaktan dolayı, hem de göçebe hayatımızın bir sonucu olarak Yonca'nın uyku saatleri her geçen gün değişmeye başladı. Daha önceleri 21.30'da uyku için yatarken, şimdi 22.30'dan önce uyku belirtileri göstermez oldu. Uykuya dalması daha önceleri çok kolayken, artık herhangi bir ufak ses veya ışıktan etkilenip dikkat kesilir oldu. Bu gibi faktörler de birleşince uykusuz gecelerin haddi hesabı kalmamakla birlikte bendenizin pili de zayıf alarmı vermeye başladı.
Akşamları Yonca artık büyük yatakta, yanımda, bana sarılarak, en az 7 kere kalkmaya çalışarak yaklaşık bir buçuk saatte uykuya dalıyor. Hal böyle olunca onu kaldırıp yatağına koymaya mecalim kalmıyor veya onun dalmasıyla beraber ben de REM uykusunun evrelerine geçiş yapmış bulunuyorum. Beşiğinde yattığı geceler, gece yarısı uyandığında bir ufak çıtt sesinde uyanıp onu yanıma alıyorum ve sonrasında onun uykuya dalmasını bekleyip beşiğine koyana kadar çoktan ben de uyumuş oluyorum. Bu döngü böyle sürüp gittiğinde ise artık Yonca gündüzleri bile zor uyur hale geliyor. Onu sadece uyutan arabanın motor sesi oluyor.
Geceleri ise yatağımızı paylaşan melek, çoğu zaman sabah sırt ağrılarıyla uyanmamı ve bazen gün içinde de kulunçlarımla başımın belada olmasını sağlamış oluyor.
İşin hep kötü tarafı yok, güzel tarafı da var. Onun kokusuyla, onun elini tutarak uyumak bana da çoğunlukla çok iyi geliyor. Yatakta dönme kapasitem sınırlanıyor ama çoğu zaman kolumun üstünde uyuduğu için hep yanı başımda olmuş oluyor.
15. ay kontrolümüzde bu durumdan doktorumuza biraz da yakınarak bahsettim sanırım. Ama çok olgun bir şekilde uyku konusunda zorlama yapamayacağımızı söyleyen sevgili doktorumuz Hayriye Aygar, istesek de Yonca'nın büyüyünce bizimle yatmak istemeyeceğini, tadını çıkarmamızı hatırlattı.
Uykusuz Her Gece şarkısını çoğunlukla mırıldanırken, yorgunluktan şikayet ederken bu güzel cümleler aklımdan çıkmasın istiyorum.
Bol uykulu geceler dilerim herkese...
Bebek Uyku Pozisyonları :)
Bebek Uyku Pozisyonları :)
posted under
Ajda Pekkan,
Bebek Uyku Pozisyonları,
Bebekle Beraber Uyumak,
Uyku,
Uyku Problemi
|
5 Comments
Yorum
4
Uyku arkadaşım olur musun?
4.ayından itibaren Yonca için uyku sistemi geliştirme kararı almıştım. Aslında biraz da geç kaldığımı sonradan fark ettim, zira işe başladıktan sonra bebek için herhangi bir rutin oluşturmak çok zormuş.
Tam uyku sistemini oturttum derken, kucakta uyuyakalmayı seven kızım anne kucağını tercih eder oldu. 4.ayına kadar gündüzleri ana kucağı, geceleri anne kucağı derken tam düzeni oluşturma durumuna gelmiştik.
Ama bu uyku rutini çok ince bir şeymiş ki, kızım iki üç gün farklı şekilde uyuduğu zaman hemen yeni durumuna adapte oldu ve eski düzeni unuttu.
Yonca uyku düzeni oluşturma sırasında, kendini sakinleştirmek için baş parmağını emmeye başladı. Bana hep sevimli gelen bu durum, bebeğimin vara yoğa parmak emerek karşılık vermesiyle sinirimi bozma raddesine geldi. 6.ay kontrolümüzde doktorumuz Dr. Hayriye Aygar artık yavaş yavaş parmak emmek yerine Yonca'nın bir uyku arkadaşına sahip olarak ona dikkatini vermesi gerektiğini hatırlattı bana.
Gel zaman git zaman uygun bir uyku arkadaşı bulamadık. Tüylü bir oyuncak aradık, evdekilerden uydurmak istedik. Fakat bir türlü Yonca'nın yatağında ona geceleri eşlik edecek, hem sevimli, hem yaşına uygun bir arkadaş bulamadık.
8.ayına doğru artık ben umudumu kaybetmiş durumdayken, bir gün oyuncakçı gezimizde aradığımız uyku arkadaşını bulduğunu hissettik. Babasının da kızımın arkadaşını onaylaması sonucu kasadan okutulan arkadaş evimize ziyaretçi olarak geldi.
Yüzü haricinde diğer kısımları polyester olan sevgili arkadaşı, göğsüne bastırıldığında yüzü ışıldayarak şarkı söyleyen bir ateş böceği. Tam da kızımın dönencesinde dönenlerden mavi olanı...
Yonca için onun suratını yemek büyük bir zevk veya benim için ağladığında sakinleşmesini sağlamak için bir kurtarıcı. Ama en önemlisi kızımın uyku arkadaşı. Umarım bu arkadaşlık parmak emme alışkanlığını yitirmesine yardımcı olur.
Uyku arkadaşının ismi yok, ama onu yine de hepimiz benimsedik ve çok seviyoruz...
Yorum
5
Bir Lohusanın Güncesi
Biliyorum yazacaklarım anne olmak isteyenleri biraz korkutacak. Unutulmaması gereken bir şey varsa, o da güzel olan şeyler hep zordur. Annelik de aynen böyle bir şey...
Lohusa kelimesi Rumca'dan gelen bir kelime, yeni doğum yapmış kadın demektir. (bakınız: http://www.tdk.gov.tr/ - Güncel Türkçe Sözlük) Lohusalık süreci, annenin zihninin her şeye açık olduğu bir dönem. Bu yüzden lohusaların mezarı 40 gün açık olur derler. Korkutucu biliyorum ama maalesef doğru.
Eski adetlerde evin ortasına lohusa yatağı serilir ve lohusa kadın 40 gün bu yatakta yatarmış. Al basması olmasın diye de kırmızı kurdele takması gerekirmiş. Al basması hurafe olarak görülse de gerçek olduğunu biliyorum. Bu yüzden 40 gün boyunca lohusa kadın yalnız bırakılmıyor.
Hastanede geçirilen sürede hemşire ve doktorların yoğun ilgisi sonrası eve dönme zamanı gelip çatar. Eve gelişe kadar sıkıntı yoktur. Ama eve geldikten sonra bebeğe nasıl bakılacağı ile ilgili endişeler baş gösterir.
Lohusa eve dönüşünde 3 saatte bir beslemek zorunda olduğu bebeği, ev işleri, yemek, eş gibi görevleriyle baş başa kalır. Eğer yardımcı olan birileri varsa, ne ala; yoksa iş başa düşer.
Bebek zaten başlı başına zor bir hadisedir. Sabah akşam bilmeyen bu minik şey her şeye ağlamaktadır. Beslenme, alt değiştirme, uyku... Bunların hepsi başlı başına bir mücadele, bir meydan okumadır.
Sabah bebeğin uyanmasıyla güne başlayan anne, bebek uyuduğu zaman dinlenmek ister. Yalnız ters olan şey, bebek gündüzleri mışıl mışıl (tabii ki en fazla 2-3 saat) uyurken annenin gündüz uyarıcıların çokluğu sebebiyle uyuyamaması. Burada Murphy kuralları devreye girer ve anne tam uykuya dalacakken bebek uyanır. Süt üretimini arttırmaya çalışan anne, yorgunluk sebebiyle başarılı olamaz ve bebek doymaz. Doymayan bebek çığlık çığlığa ağlar, susturmaya çalışmak ise beyhudedir.
Gündüzü gecesi birbirine karışan anne, yemek yemek, ihtiyaçlarını gidermek ve biraz kendine ait zaman bulmak konusunda çok şanssızdır. Artık saati bebek saatidir.
Gündüz daha rahat uyuyan, gürültüde ve seste uyuyakalan bebek geceleri cin gibi olur. Beşiğine koyulduğunda sensör çalışır ve bebek ağlamaya başlar. Kucağa alınınca sakinleşir, beşiğe koyulunca ağlar. Bu anne ve bebekten biri yoruluncaya dek devam eder. Belki burada baba devreye girerse anne biraz yatakta uzanarak dinlenme fırsatı bulabilir. Beşik mücadelesinin galibi genelde bebek olur ve beslenme sürecinin sonunda uykuya dalarak anneye biraz dinlenme saati verir. Yazık ki bu süre çok uzun olmayacaktır. Gaz sorunları baş göstereceğinden bebek en fazla 1 saat sonra ağlayarak uyanır. İlk günlerde bebeğin neden ağladığını keşfetmek çok zordur.
Eve gelen her ziyaretçi bebek uzmanıdır. Bebeğin ağlamasıyla aç olduğunu şıp diye anlayıverirler. Annenin gücü genelde uzmanları susturmaya yetmez ve yenilgiyi kabullenerek bebeği besler. Biberon sever bebek annesinden çok plastik veya kauçuk uçlu yapay emzikleri, neye benzediği anlaşılmayan mamaları tercih eder. İşte bu nokta annenin kendisini yetersiz hissettiği, bebeğine iyi bir anne olmadığı konusunda kendine kızdığı yerdir. Oysa ki bu çok yersiz bir kaygıdır.
Lohusa kadın 40 günden geri sayıp, günleri çarpı koyarak işaretleyerek günlerini geçirdiği için anın tadını çıkaramaz. Ama zaten tadı çıkacak fazla bir şey de yoktur.
Keskin bıçakla ayrılmış gibi 40 gün bittiğinde sorunlar büyük ölçüde biter. Artık anne bebeğin yemek, uyku düzenine alışmıştır. Dünyadaki varlığını kabullenen minik ise artık daha az ağlamaktadır.
Mutlu günler çok yakındadır, yalnız biraz daha kulaç atmak, biraz daha koşmak gerekiyordur...
Yorum
5
Bir bebek bu kadar mı tatlı uyuyakalır!
Haftasonu rehaveti üzerinde olan Yonca, öğlene kadar şekerleme yapmamış olmanın ağırlığıyla uyuyakalır. Babasının yoğun çabalarına rağmen uyanmayan Yonca uykusuna horlayarak devam eder:)
Videosu ise aşağıdaki linke tıklanarak izlenir :)
Devamını oku...
Videosu ise aşağıdaki linke tıklanarak izlenir :)
Yorum
1
Tracy Hogg Sen Rahat Uyu!
2.ay kontrolümüz sonrasında doktorumuz artık yavaş yavaş uyku düzenine geçebileceğimizi, Yonca'nın kendi kendine uykuya dalması gerektiğinden bahsetti. Kontrol sonrası birkaç kez başarısız denemem sonucunda kızımın ağlamasına kıyamadım ve bıraktım. Bizim yöntemimiz anne kokusuyla iyice dalmasını sağlamak ve sonrasında beşiğine koymak oldu. Gece rutinimiz klasik müzik ve kırmızı ışık eşliğinde uyumaya devam ettik.
Ama bu durumun hep bu şekilde devam etmeyeceğini düşünerek üçüncü ay kontrolünde doktorumuza tekrar danıştım. Eğer memede uykuya dalmıyorsa sorun olmayacağını, kokuyla uyuyabileceğini söyledi. Ama bu yanıt beni hala tatmin etmemişti.
Sonunda arkadaşım Dilara'nın da önerisiyle kendi kendine uyuması gerektiği fikri kafamı iyice meşgul etmeye başlamıştı. Malum, bu çocuk yarın öbür gün ben evde olmadığımda uykuya dalamayacak mıydı? Bu fikirden yola çıkarak konuya yoğunlaştım. Ağlayarak uyutma fikri her ne kadar ürkütücü gelse de ben kafama koymuştum ama eşim bu fikre sıcak bakmadı. Bana da bu durumda ikinci bir alternatif bulmak kaldı. İşte tam o sırada Tracy Hogg'un yatır-kaldır uyku yöntemiyle tanıştım. İnternette kısa tanımı bulunan uyku yöntemini derinlemesine öğrenmek için Tracy Hogg'un kitabını aldık.
O sıralar ben çok ağır bir grip geçirdiğim için önce iyileşmeyi bekledim. Sonunda gün geldi ve öğlen uykusunda denemeye başladım. İlk gün itibariyle 45 dakikalık bir mücadele sonucu Yoncacığım şişmiş gözlerle uykuya daldı. Uykusu her ne kadar yarım saat sürse de bir sonraki denememde 15 dakikada uykuya daldı. Bu yöntemi akşam uyguladığımda biraz daha rahat ettim. Daha kısa bir sürede Yonca uykuya daldı, tam rahat ettik derken biraz sonra bir ağlama.
İki zorlu gün geçtikten sonra ben de kızım da bu duruma biraz daha adapte olmuştuk. Tabii bu arada bazı büyüklerimizin ama çocuk ağlıyor, al kızım kucağına demelerine kulak asmayarak devam ettim.
Sonunda Yonca en azından geceleri için kendi kendine uyuyor hale geldi, hala gündüz uykularında sıkıntılarımız oluyor. Annem ve Nebiş'in kendi tarzlarında uyutmalarına kızım çok güzel bir uyum sağlıyor ve uykusu varsa onlara itiraz etmeyerek ya beşiğinde ya kucakta uyuyakalıyor.
posted under
Uyku
|
1 Comments
Son Yorumlar
Popüler Yayınlar
-
Biliyorum yazacaklarım anne olmak isteyenleri biraz korkutacak. Unutulmaması gereken bir şey varsa, o da güzel olan şeyler hep zordur. An...
-
Canım annem, Ne kadar şaşırdığını biliyorum, ama ben bir zamane çocuğuyum. İşte bu küçücük halimle sana mektup yazıyorum. İnternetin, tek...
-
Efendim, sıra geldi Yonca'nın blogunun 1. yılı şerefine ne zamandır iple çektiğimiz çekilişe... 1. yılımız 14 Şubat ...
-
Gebelik ve Annelik Günlügü : Çekiliş Var! Haydi bakalım, ben katılıyorum. Sizleri de beklerim :) Bol şanslar! ...
-
Atasözleri ne kadar da doğru değil mi? Büyük lokma ye ama büyük söz konuşma demiş büyüklerimiz. Başına gelene kadar başka insanlar için...
- Melisa Demirel
- Apple of her mum and dad's eye, Yonca came to the world after having 41 weeks and 1 day womb journey and made her beloved ones happy. She was very active inside, so she continues this habit by clapping her hands so many times. Anne ve babasının göz bebeği, şans meleği 41 hafta ve 1 günlük anne rahmi serüveninden sonra dünyaya gelerek sevenlerini sevindirmiştir. İçerideyken kıpır kıpır olan Yonca, dışarıda da bu kıpırtıları bol bol el çırparak göstermektedir.